Türkoğlu: Suriye'nin çok kimlikli yapısına karşı saldırılara sessiz kalmak suça ortak olmaktır
Suriye'de HTŞ çetesinin farklı halklara dönük katliamlarına tepki gösteren DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, "Geçici hükümete bağlı kadın düşmanı cihadist çeteler tarafından gerçekleştirilen bu saldırılar derhal son bulmalıdır" ifadelerini kullandı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi'nin partinin Ankara'da bulunan genel merkezinde düzenlediği toplantının açılış konuşmasını Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu gerçekleştirdi.
Rojava Devrimi'ni selamlayarak sözlerine başlayan Türkoğlu, "Rojava'yı, Suriye'yi, Ortadoğu'yu karanlığa sürüklemek isteyen IŞİD çetelerine karşı verilen destansı direnişi selamlıyoruz. Selam olsun Rojava Devrimine öncülük eden kadınlara, gençlere ve bu uğurda yaşamıyla bedel ödeyenlere binlerce kez selam olsun. Yaşasın Rojava Kadın Devrimi" dedi.
Dünün Suruç katliamının 10. yıldönümü olduğunu hatırlatan Türkoğlu, "Suruç şehitlerimizin acısı ilk günkü gibi yaşamaktayız ve onların mücadeleleri omuzlarımızdadır. Suruç şehitlerimize sözümüzdür. Hiçbir düş yarım kalmayacak. Suruç için adalet, herkes için adalet diyeceğiz. Suruç davasında cezasızlık politikasını kabul etmedik, etmeyeceğiz" ifadelerini kullandı.
'SURİYE'DEKİ KATLİAMLARA KARIŞANLAR HESAP VERMELİDİR'
Türkoğlu, şöyle devam etti: "O gün 33 düş yolcusunu katledenler bugün Süveyde'de, Lazkiye'de Alevi kadınlara, Dürzi halklara saldırarak katliam gerçekleştirmeye devam etmektedir. Suriye geçici hükümetine bağlı güçler tarafından gerçekleştirilen bu katliamlara karşı kimse bizden sessiz kalmamızı beklemesin. Bizler şunu çok iyi biliyoruz ki; bu katliamlarla gerçekleştirilmek istenen tekçi, cinsiyetçi, militarist, mezhepçi bir ulus devlet modelini inşa etmektir. Kuzey ve Doğu Suriye'de kadınlar öncülüğünde inşa edilen özgür ve eşit yaşamı kuşatmaktır. Rojava Devrimini boğmaktır. Suriye'nin çok kimlikli, çok kültürlü, inançlı yapısına yönelik gerçekleştirilen bu saldırılara karşı sessiz kalmak burada insanlığa karşı, kadınlara karşı işlenen suçlara ortak olmaktır. Geçici hükümete bağlı kadın düşmanı cihadist çeteler tarafından gerçekleştirilen bu saldırılar derhal son bulmalıdır. Bu suça karışanlar hesap vermelidir."
Suriye halklarının Kuzey ve Doğu Suriye'de inşa edilen özgür ve eşit yaşama ihtiyacı olduğunu belirten Türkoğlu, "Bugün Suriye'de farklı halklara, kimliklere yönelik gerçekleştirilen saldırılar bir kez daha Suriye halklarının asıl ihtiyacı olan onurlu bir yaşam için bu paradigma olduğu gerçeğini ortaya koymuştur" vurgusu yaptı.
Kürt halk önderi Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'ta yaptığı çağrıyla gelişen sürece işaret eden Türkoğlu, Kürt sorununun hukuki bir zeminde çözülmesi için Meclis çatısı altında komisyon kurulmasının kadınlar için de çok önemli olduğunu belirtti. Kadınlar olarak yaşanan gelişmelerin sadece takipçisi değil öznesi olarak hareket ettiklerini dile getiren Türkoğlu, "Bu ülkede barışın savunucusu olan 'Barışa ihtiyacım var' diyerek alanlara meydanlara dökülen binlerce kadın bu çağrıya ses verdi, vermeye devam ediyor" dedi.
'KADIN SORUNU BU ÜLKENİN EN KÖKLÜ SORUNUDUR'
Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi'nin Meclis kapısında dile getirdiği talepleri hatırlatan Türkoğlu, şöyle devam etti: "Şunu dedi kadınlar, barış demek; kayyum siyasetinin son bulması halkların, kadınların iradesine saygı duyulması demektir. Sınır ötesi operasyonların son bulması demektir. Siyaset yapmanın suç olmaması, siyasetçilerin siyaset yaptığı için gözaltılarla, tutuklamalarla cezaevlerinde rehin tutulması politikalarına son verilmesi demektir. Kadınların katledilmediği, cinsel kimliklerin hedef alınmadığı, nefret suçlarının körüklenmediği, farklı dillere, kimliklere, inançlara, kültürlere yönelik saldırıların olmadığı bir yaşamın inşası demektir. Kadınların yoksullukla, emek sömürüsü ile, cinsiyetçilikle karşı karşıya kalmadığı, kadın katillerinin cezasızlık politikalarıyla ödüllendirilmesinin önüne geçmek, kadınların haklarına ve kazanımlarına yönelik saldırıların son bulması demektir. Bu kapsamda çoklu mücadele alanlarımızı büyütmek için örgütlülüğümüzü güçlendirerek 7 gün, 24 saat çalışmaya devam edeceğiz. Çünkü bizler şunu çok iyi biliyoruz ki; kadın sorunu bu ülkenin en köklü sorunudur. Kadına yönelik şiddetle mücadelemiz hangi koşulda olursa olsun her daim büyüteceğimiz bir mücadeledir."
'BU ÜLKEDE KADINLARIN YAŞAM GÜVENLİĞİ YOK'
Ayşe Tokyaz cinayetine tepki gösteren Türkoğlu, "Olaydaki ihmallerin ardı arkası kesilmeyecek şekilde yapılan aktarımlar bir kez daha gösteriyor ki bu ülkede kadınların yaşam güvenliği yok. Ayşe'nin fail Cemil Koç tarafından rehin alındığı sitede site güvenliği Ayşe'nin ikiz kardeşinin içeriye girmesine izin vermiyor. Ayşe defalarca şikayette bulunmasına rağmen fail hakkında yasal bir işlem başlatılmıyor. Polise başvuran Ayşe'nin ikiz kardeşi, kardeşinin yaşamının riskte olduğunu söylerken 'sen bize işimizi öğretemezsin', 'reşit biri' diyerek göz göre göre bu cinayet işleniyor. Yine Esra Tokyaz, fail Cemil Koç'un polis arkadaşlarıyla birlikte bu suçun üzerinin örtülmek istendiğini, bu kişilerin tırnak içerisinde failin adamları olduğunu söylüyor. Buna rağmen hiçbir işlem yapılmıyor" dedi.
'YASALAR İKTİDARIN BEKASI ÜZERİNDEN ŞEKİLLENİYOR'
"Toplumsal cinsiyet eşitsizliği kavramının sadece bir kavram olmadığını, bunun kadınların yaşadığı eşitsizlikleri, sömürüyü nasıl derinleştirdiğini, yaşam hakkının nasıl gasp edildiğini bu katliamdan görüyoruz. Açık söylüyoruz Ayşe Tokyaz katliamındaki ihmaller ve göz göre göre gerçekleşen bu cinayet erkek egemen sistemin kadınlara reva gördüğü yaşamdır" diyen Türkoğlu, bu ülkede yasaların kadınlara dönük saldırılara karşı alınması gereken önlemler üzerinden değil, iktidarın kendi bekası için kadın bedenini, iradesini, emeğini, yaşam alanlarını hedef alması üzerinden şekillendiğini vurguladı.
'HER DÜZENLEME KADINLARIN HAKLARINDAN EKSİLTİYOR'
"Kadınların kaç çocuk doğuracağından nasıl doğuracaklarına kadar söz kurma cüretini gösterenler her defasında kadın bedenini, kadın emeğini hedef almaya devam ediyor. Siyasi iktidar ne zaman kadınlara bir müjdemiz var dese ardından kadınların haklarını, kazanımlarını nasıl gasp edildiğini görüyoruz" ifadelerini kullanan Türkoğlu, kadınlara, kadın örgütlerine sorulmadan hazırlanan her düzenlemenin kadınların haklarından, kazanımlarından eksilttiğini belirtti.
'TURİZM İŞÇİSİ KADINLARIN YANINDAYIZ'
Turizm işçilerinin hafta tatilini gasp eden düzenlemeye tepki gösteren Türkoğlu, "Turizm ve hizmet sektörlerinde yoğun biçimde çalışan kadın emekçiler, bu düzenlemeden en çok etkilenecek olanlar arasında yer almaktadır. Ev içi görünmeyen emeğiyle birlikte çifte yük taşıyan kadınlar açısından dinlenme hakkının gasbı, yaşamı doğrudan tehdit eden çok yönlü bir eşitsizlik yaratmaktadır. Yapılması gereken düzenleme turizm sektöründe binlerce kadın kayıtsız ve güvencesiz bir şekilde çalışırken bunun önüne geçmek olmalıdır. Sigortasız bir şekilde çalışan turizm işçisi kadınlar, doğum izni gibi en temel haklarından bile mahrum kalırken, haftada 1 dinlenme hakkını çok görerek, çalışma saatlerini artırarak 10 günde 1 izne tabi tutmak gasptan başka bir şey değildir. Bizler turizm sektöründe çalışan, sömürüye tabi tutulan kadınların yanındayız" dedi.
'KADIN ÖRGÜTLÜLÜĞÜNÜ BÜYÜTEREK ONURLU BARIŞI İNŞA EDECEĞİZ'
Kadın örgütlülüğünü büyüterek bu topraklarda onurlu barışı inşa edeceklerini vurgulayan Türkoğlu, "Örgütleme sorunlarımızla yüzleşerek, çalışmalarımızdaki eksiklikleri görerek daha güçlü, daha kararlı adımlarla çalışmalarımızı yürüteceğiz. Sadece kendi tabanımız değil, tüm kesimlerden kadınlarla bir araya gelmeye, çağrıyı toplumsallaştırmaya devam edeceğiz. Barış ve demokratik toplumu kadınlar öncülüğünde inşa edeceğiz. Kadınların kazanılmış haklarına yönelik saldırılara, kadına yönelik şiddet ve katliamlara, emek sömürüsüne, doğa talanına karşı çoklu mücadele alanlarımızı büyütmekten asla vazgeçmeyeceğiz" ifadelerini kullandı.