5 Ağustos 2025 Salı

Türkoğlu: Adaletin olmadığı yerde demokrasi inşa edilemez

Sincan Hapishane Kampüsü önünde seslenen DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, "Bir yandan Kürt sorununun demokratik çözümü, bir yandan barışın inşası konuşulurken adaletin olmadığı yerde demokrasinin de inşa edilemeyeceğini belirtmek lazım" dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi, infaz yakmalar, keyfi uygulamalar ve hapishanelerdeki baskı politikalarına karşı Sincan Hapishane Kampüsü önünde basın açıklaması yaptı.

"Cezaevlerindeki hak ihlallerine son, siyasi tutsaklar özgürleşmeden toplum demokratikleşemez" pankartı açılan eylemde konuşan DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, Barış ve Demokratik Toplum Çağrısıyla birlikte ülkede temel gündemlerden birinin hapishanelerde yaşanan hak ihlalleri olduğunu söyledi. Bu hapishaneleri siyasetçilerin tutuklanmasından bildiklerini ifade eden Türkoğlu, "Bizler bu ülkenin demokratikleşmesinin aynı zamanda cezaevlerinde hak ihlallerinin son bulmasından geçtiğini biliyoruz" dedi.

'KEYFİ BİÇİMDE İNFAZ YAKILIYOR'
Türkoğlu konuşmasının devamında şunları belirtti: "Uzun zamandan beri hem siyasi tutsaklar hem de adli tutuklular üzerinde infaz yakma sorunu temel gündemlerden biri. İdari ve Gözlem Kurulu denen bir yapılanma söz konusu. Bu kurulla cezası biten, tahliye olması gereken birçok tutuklu keyfi bir uygulamayla ideolojik bir yaklaşımla infazlar yakılmaktadır."

'ADALET YOKSA DEMOKRASİ OLMAZ'
Türkoğlu, "Bizler biliyoruz ki; bir yandan demokratikleşmenin konuşulduğu, bir yandan Kürt sorununun demokratik çözümünün konuşulduğu, bir barışın inşasının konuşulurken ve tam da bugün meclisin bu çalışma için bir araya geldiğini biliyoruz. Ama aynı zamanda adaletin olmadığı yerde demokrasinin de inşa edilemeyeceğini belirtmek lazım. Bizler bu yönüyle başta siyasi kadın tutsakların infaz yakılmasına karşı mücadelemizi büyüteceğiz ve infaz yakmaların son bulmasını, idari gözlem kurulunun keyfi uygulamalardan vazgeçmesinin hatta idari gözlem kurulunun tamamen ortadan kaldırılması çağrısında bulunuyoruz" dedi.

'ATK SUÇ İŞLİYOR'
Hasta tutsakların durumuna da dikkat çeken Türkoğlu, "Bu ülkenin en temel sorunlarından biri aynı zamanda insan haklarının cezaevinde nasıl askıya alındığını da gösteriyor. İHD’nin raporuna göre Türkiye’de 1412 tane hasta tutsak mevcuttur ve bunun 335’i ağır derecede hasta tutsaklardan oluşmaktadır. ATK aslında hasta tutsaklara keyfi uygulamalarla rapor hazırlıyor. Yine burada bir ideolojik yaklaşım söz konusudur. Hasta tutsaklar için hapishanede kalabilir denmesi hem insan hakları ihlali hem de hapishane sistemi içerisinde göz göre göre bir cinayetin nasıl işlendiğini de ortaya koyuyor" diye kaydetti.

'KADIN TUTSAKLARA DAHA FAZLA HAK GASPI UYGULANIYOR' 
Kadın adli tutukluların yaşadığı hak ihlallerine de değinen türkoğlu, "Sincan Cezaevinde de her geçen gün artmaktadır. Bunu burada görüşme alan avukatlarımızın aracılığıyla bu bilgilendirmeyi tüm kamuoyuna sunmak istiyoruz. Adli tutukluların İdare Gözlem Kurulu tarafından terbiye etme amacıyla bir şekilde hak gaspına maruz kalmaktadır. Bunu yaparken de yine bir keyfi uygulama. Maddi durumu iyi olan adli tutuklulara keyfi anlamda infaz yakmaları söz konusu olmazken maddi durumu kötü olan kadın adli tutuklular infaz yakmalara maruz kalmaktadır. Yine cezaevi yönetiminin ve burada yaklaşım biçimini göstermekte ve bu ayrımcılık yönetim anlayışının da güç dengeleri üzerinden oluşturulduğunu göstermektedir" dedi.

'GERÇEK BARIŞ KADINLARIN OMUZLARINDA GELECEK'
Türkoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: "Adaletin inşası her yönüyle temel insan haklarını göz önünde bulunduracak, insan onuruna yakışacak bir şekilde inşa edilmesi gerekiyor. Bunların her biriyle bizler kadın özgürlük mücadelemizle, dayanışmamızla bunu büyüteceğiz. Mücadeleyi büyütmenin her biri özgür ve eşit yaşamın inşasını oluşturacaktır. Bu ülkede gerçek bir barışın, bu ülkede gerçek bir demokrasinin, bu ülkede gerçek bir adaletin inşası kadınların dayanışmasıyla oluşacaktır, kadınların özgürlük mücadelesiyle hayat bulacaktır. Buradan tekrardan bütün cezaevleri yönetimlerine, bütün cezaevi müdürlerine, adalet bakanlığına sesleniyoruz. Yaptığınız iş iş değildir, yaptığınız suçun alasıdır. Yaptığınız insan haklarına yönelik bir suçtur. Bu suçu işlemekten vazgeçin. Bunun için bir yasa oluşturmaya gerek yok. Bunun için herhangi bir anayasaya da ihtiyaç yok. İnsan haklarına değer veriyorsanız, ahlaki değerleriniz varsa bu uygulamalardan vazgeçersiniz. Tüm kamuoyunun vicdanına tekrar sesleniyoruz. Hasta tutsakları yalnız bırakmayalım, siyasi tutsakların özgürlüğü için mücadele edelim. Adli kadın tutukluların yaşadığı işkence sistemine hep birlikte son verelim diyoruz."