Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi'nden Êzidî soykırımıyla yüzleşme çağrısı

Êzidî halkına dönük soykırımın 11. yıldönümünde Kadıköy'de eylem yapan Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi, Êzidî soykırımının tanınması, toplu mezarların açılması, kayıpların bulunması, Êzidî kadınların yaşadıkları hakikatle yüzleşilmesi, onarıcı adaletin sağlanması, kadınlara yönelik savaş suçlarını işleyenlerin yargılanması, Êzidî halkına anayurduna dönerek kendi kendini yönetme ve savunma hakkının tanınması çağrısı yaptı.
Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi, Êzidî halkına ve kadınlarına dönük soykırım saldırısının 11. yılında İstanbul'da eylem yaptı.
İstanbul'da Kadıköy Süreyya Operası önünde buluşan kadınlar, "Soykırımın 11. yılında Êzidî kadınların mücadelesine ses veriyoruz" pankartı, "Mar'a haya hurriya", "Xwezi ez li çiyayê Şengalê li ba derwêşe evdi bûma", "Soykırım kıskacından yeniden doğuşa", "Barışa ihtiyacım var", "Kadın dayanışması sınırları aşıyor", "Şengal'de Êzidî kadınları hedef alan cihatçı çeteler bugün Suriye'de Alevi ve Dürzi kadınları hedef alıyor" dövizleri taşıdı.
Eyleme Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Milletvekili Özgül Saki, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Sezin Uçar ve Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) Genel Sözcüsü Tanya Kara da katıldı.
Êzidî katliamının 11. yıldönümünde yapılan eylemde, Gazze'den Suriye'ye siyonist rejim ve emperyalistlerin desteklediği cihatçı çetelerin kadın katliamlarına tepki gösterildi, "Kadınların köle gibi alınıp satılması kabul edilemez. Kadınların bedeni savaş meydanı değildir" denildi.
Eylemde yapılan açıklamanın Kürtçesini Newroz Ünverdi, Türkçesini Roza Kahya okudu.
'ÊZİDÎ KADINLAR AYNI ZAMANDA DİRENİŞİN DE ADIDIR'
11. yılında soykırımla yüzleşme ve direnen Êzidî halkıyla dayanışma çağrısı yapılan açıklamada, "74. ferman, kadınlara yönelen cihatçı bir imha planıydı. Êzidî kadınlar sistematik şekilde tecavüze uğradı, kaçırıldı, köleleştirildi, satıldı ve katledildi. Onlarca toplu mezar bulundu; 100 bini aşkın Êzidî yerinden edildi; binlercesi hala mülteci kamplarında yaşam mücadelesi veriyor. 2 bin 900'ü aşkın kadın ve çocuğun akıbeti hala bilinmiyor" denildi.
Êzidî kadınların yalnızca acının değil, aynı zamanda direnişin de adı olduğu vurgulanan açıklamada, "Esaret altındaki kadınlar birbirine tutunarak hayatta kalmayı başardı, kaçmayı, saklanmayı, kaçırılan kız çocuklarını bulmayı örgütledi. Şengal dağlarında silahlanan Êzidî kadınlar, YPJ ve YJŞ saflarında IŞİD'e karşı savaştı; kadın öncülüğünde özsavunma birlikleri kuruldu. Kamplarda yaşamı yeniden inşa eden kadınlar, topluluklarını korumaya devam etti. Êzidî kadınların kurduğu Êzîdxan Kadın Meclisi gibi yapılar, bugün hala direnişin ve kolektif hafızanın taşıyıcısıdır. Onların cesareti, bizlere kadın dayanışmasının sınır tanımadığını gösteriyor" ifadelerine yer verilerek, Êzidî kadınların direnişe devam ettiğine vurgu yapıldı.
'GOLANİ KADINLARA DÖNÜK SUÇLARI İŞLEYENLERDEN BİRİDİR'
Êzidî soykırımı yalnızca 14 ülke tarafından tanındığı, failler cezasız kaldığı kaydedilen açıklamada, Golani'nin kadınlara dönük bu korkunç suçları işlemiş kişilerden biri olduğu hatırlatılarak bugün Ahmet Şara ismiyle siyasal bir figüre dönüştürülmesine tepki gösterildi. Kadınlar, "Golani kadınların pazarlarda köle olarak satılmasından, sistematik cinsel şiddete uğramasından sorumlu bir savaş suçlusudur" dedi.
'AKP-MHP İKTİDARI İŞLENEN SUÇLARIN ORTAĞI'
Bu suçları işleyen faillerin yanı sıra sessiz kalan ve zemin sunanların da sorumlu olduğu vurgulanan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Türkiye'de AKP-MHP iktidarı, IŞİD'e sınır geçişlerinden silah sevkıyatına, yapılanlara sessiz kalmaya, ideolojik yakınlığa kadar pek çok biçimde doğrudan ya da dolaylı destek sundu. IŞİD militanları Türkiye'de yıllarca serbestçe örgütlendi, yakalananlar çoğunlukla serbest bırakıldı, Êzidî kadınların Türkiye'de alıkonulduğuna dair belgeler kamuoyuna yansıdı. Kadınların köleleştirilmesinde rol alan çeteler Türkiye topraklarında korundu, savaş suçlularına hesap sorulmadı. Bu destek, sadece Êzidî kadınlara değil; Alevilere, Kürtlere, kadınlara, tüm muhalif kesimlere yönelik saldırıların da zeminini oluşturuyor."
İNANÇ TEMELLİ CİNSİYETÇİ ŞİDDET
Alevi, Hristiyan, Dürzi ve Filistinli kadınların da benzer bir şekilde inanç temelli cinsiyetlendirilmiş şiddetin hedefi olduğuna işaret edilen açıklamada, Suriye'de Alevi köylerine yönelik saldırılarda kadınların katledildiği, Dürzi kadınların zorla yerinden edildiği, Filistinli kadınların, İsrail'in işgal ve abluka politikaları altında hem bombalarla hem açlıkla hem de esaretle karşı karşıya kaldığı, Süryani ve Hristiyan kadınların inançları nedeniyle göçe zorlandığı hatırlatıldı.
"Tüm bu saldırılar birbirinden ayrı değil, aynı erkek egemen, faşist şiddet rejimlerinin farklı tezahürleridir" denilen açıklamada, Êzidî soykırımıyla yüzleşmeden, bölgedeki bu çoklu saldırının durdurulamayacağı vurgulandı. "Yüzleşme ve dayanışma talebini Êzidî kadınlar ve özgürlükleri için direnen tüm kadınlar adına yükseltiyoruz" denilen açıklamada, bugün süren sessizliğe ve hareketsizliğe de itiraz edildi.
TALEPLER SIRALANDI
"Tecavüz bir savaş silahıdır. Kadınların köleleştirilmesi insanlık suçudur. Failleri cezasız bırakmak, suça ortak olmaktır" denilen açıklamada şu talepler dile getirildi:
"♦ Êzidî soykırımı tanınmalı, uluslararası bir soykırım mahkemesi kurulmalıdır.
♦ Toplu mezarlar açılmalı, kayıplar bulunmalı, esirler özgürleştirilmelidir.
♦ Êzidî kadınların yaşadıkları hakikatle yüzleşilmeli, onarıcı adalet sağlanmalıdır.
♦ Kadınlara yönelik savaş suçlarını işleyenler derhal yargılanmalıdır.
♦ Şengal'in yeniden inşası sağlanmalı; Êzidî halkı anayurduna dönebilmeli; kendi kendini yönetme ve savunma hakkı tanınmalıdır."
'SAVAŞ DEĞİL YAŞAM, SESSİZLİK DEĞİL DAYANIŞMA, CEZASIZLIK DEĞİL HESAPLAŞMA'
"Êzidî kadınlar ne yalnızdır ne de unutulmuştur. Onların direnişi, tüm kadınların özgürlük mücadelesinin bir parçasıdır. Bu soykırımın son bulması, kadınlar olarak birlikte kuracağımız özgür ve barışçıl bir dünya için zorunludur. Êzidî kadınlar için, bütün kadınlar için: Savaş değil yaşam, sessizlik değil dayanışma, cezasızlık değil hesaplaşma" çağrısına yer verilen açıklamada sık sık "Barış için ısrar ediyoruz", "Jin jiyan azadî" sloganları atıldı.