Van'da hasta tutsakların serbest bırakılması için açıklama

Van'da hasta tutsakların serbest bırakılması için yapılan açıklamada, yaşamını yitiren ya da hastalıkları geri dönüşsüz ilerleyen çok sayıda tutsağın devletin sağlık ve yaşam hakkını ihlal ettiğinin somut göstergesi olduğu kaydedildi.
Tutsak ve Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Derneği (TUHAY DER) ve Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Van Şubesi öncülüğünde hasta tutsakların yaşadığı hak ihlallerine yönelik basın açıklaması yapıldı. Van Sanat Sokağında yapılan açıklamaya, Barış Anneleri Meclisi, Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybedenlerle Dayanışma Derneği (MEBYA DER), Tevgere Jinên Azad (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) il, ilçe örgütleri ile çok sayıda kişi katıldı.
"Ji girtîyen nexweş re azadi/Hasta tutsaklara özgürlük" pankartının açıldığı eylemde sık sık, "Bijî berxwedana zindanan", "Siyasi tutsaklar onurumuzdur" sloganları atıldı.
Basın metnini okuyan ÖHD Van Şubesi Hapishaneler Komisyonu üyesi Murat Özçiçek, Türkiye'deki hapishanelerde uygulanan ağır tecrit, keyfi infaz uygulamaları, hasta mahpusların sağlığa erişiminin ve yaşam hakkının ihlal edildiğini belirtti. Özçiçek, "Hapishanelerde binlerce hasta mahpusun tedavisini bizzat yürüten doktor ve hastanelerin raporları, Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastane olsa bile Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından onaylanmadıkça geçerli olmamakta ve ATK bir tekel haline gelmiş durumdadır. ATK, yapısı itibariyle tarafsız ve bağımsız karar vermeye elverişli olmadığı gibi, aynı zamanda bürokratik işleyişi nedeniyle hasta mahpuslara aylarca zaman kaybettirmektedir. Bu yaklaşım, Avrupa İnsan Hakları Mahkesmesi'nin (AİHM) kararlarında tanımladığı üzere, işkence ve insanlık dışı muamele olarak değerlendirilmektedir. Nitekim, yaşamını yitiren ya da hastalıkları geri dönüşsüz ilerleyen çok sayıda mahpus, devletin sağlık hakkını ve yaşam hakkını ihlal ettiğinin somut göstergesidir" dendi.
Kuralsız ve keyfi şekilde uygulanan infaz politikalarına dikkat çeken Özçiçek, idare ve gözlem kurullarının keyfi uygulamalarına derhal son verilmesi çağrısı yaptı. Özçiçek, şöyle devam etti: "Sayın Abdullah Öcalan 27 Şubat 2025 tarihinde yaptığı çağrıda belirttiği ‘demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınması' konusundaki sözleri ile ısrarlı ve kararlı çözüm iradesini ortaya koymaktadır. Sayın Öcalan'a yönelik ağırlaştırılmış tecrit uygulaması, yalnızca bireysel bir hak ihlali değil; Türkiye'nin demokratik geleceği ve barış süreci açısından da ciddi bir engel oluşturmaktadır. Bu çağrının karşılık bulabilmesi, İmralı tecrit sisteminin kaldırılması ve Sayın Öcalan'ın toplumsal barışa katkı sunabileceği koşulların yaratılmasıyla mümkündür."
Açıklama, "Bijî berxwedana zindanan", "Siyasi tutsaklar onurumuzdur" sloganlarıyla son buldu.