Türk-İş ve Hak-İş bürokratlarının kumpası ortaya çıktı

Türk-İş ve Hak-İş bürokratlarının KÇP sürecinde kurduğu büyük kumpas ortaya çıktı. Sendika bürokratları iktidara; işçilerin bir daha ki sözleşmeye kadar ek haklar talep etmeyeceği sözünü vermiş.
Kamuda 600 binin üzerindeki kamu işçisini kapsayan 2025 yılı Kamu Kesimi Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü, 2 Ağustos 2025 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nda düzenlenen törenle imzalandı. Protokolün ağır aksak ilerlemesi, patron tarafının oyalaması bir yana işçiler bu sözleşme ile sefalete mahkum edildi. Öte yandan Türk-İş ve Hak-İş'in bu süreçte kurduğu bir büyük kumpas da ortaya çıktı. Sendika bürokratları iktidara; işçilerin bir daha ki sözleşmeye kadar ek haklar talep etmeyeceği sözünü vermiş.
50 LİRALIK BİAT
KÇP masasına yüzde 90 zam talebiyle oturan Türk-İş ve Hak-İş bürokratları yüzde 66 taviz vererek ilk altı ay yüzde 24'e imza attı. Sendikacıların ikinci altı ay ise günlük 50 lira artı yüzde 11 zamma imza atmasıyla yıllık zam oranı Erdoğan-Şimşek programının hedefleri doğrultusunda kümülatif olarak yüzde 30 seviyesinde oldu. Evrensel'in haberine göre, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Türk-İş Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar ve Hak-İş Genel Başkan Yardımcısı Devlet Sert'in katıldığı, 2 Ağustos Cuma günü yapılan son toplantı saatlerce sürdü. Son toplantıda iktidarın ikinci altı ay günlük ücretlere 50 lira yerine 25 lira dayattığı, bu noktadan hareketle yapılan pazarlık nedeniyle toplantının uzun sürdüğü iddialar arasında.
'TEMSİLİ DE OLSA İMZASI OLAN GENEL BAŞKANLARIN İSTİFA ETMESİ LAZIM'
Harb-İş Eskişehir Şube Başkanı Hasan Atak'ın yaptığı açıklama ise son toplantıda hükümetin 25 lira dayatmasından vazgeçme nedenini ortaya çıkardı. Hasan Atak imzalanan KÇP'nin işçilerin taleplerini karşılamadığını, bunun başarı olarak nitelendirilemeyeceğini söyledi. Kapalı kapılar arkasında pazarlık yapıldığını belirten Atak, "Sadece 50 TL verilerek Türk-İş Genel Başkanı ikna edilmemiş. Sonrasında yapılacak iş kollarındaki sözleşmelerde ilave hiçbir hak verilmeyecek. Bir sonraki sözleşmeye kadar da ek protokol, ara protokol gibi protokollerle ilave haklar talep edilmeyecek şeklinde bir anlaşma söz konusu. Bu sözleşmeyi bu şekilde onaylayıp işçilerin taleplerinden çok uzak bir noktaya getirenlerin, Türk-İş Genel Merkezinin, Hak-İş Genel Merkezinin ve bu protokolün altında temsili de olsa imzası olan bütün genel başkanların istifa etmesi lazım" dedi.
İŞÇİLER ÖFKELİ
Hükümetle el ele veren sendikacıların kendilerine sefaleti reva gördüğünü belirten işçiler öfkeli. Toplantı sonrası Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Türk-İş Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar ve Hak-İş Genel Başkan Yardımcısı Devlet Sert'in kameralara el ele poz verdiğini hatırlatan Demiryol-İş üyesi bir işçi, "O fotoğrafın arkasında bir şey olduğu, Şimşek programının dışına çıkamayacakları belliydi. Bunu ispatlamış oldular tekrar" dedi. Sendikal bürokrasinin işçiler üzerinde bir baskı aracı olmaktan başka bir işlevi olmadığını dile getiren işçi, "600 bin işçiyi hükümetin kucağına bıraktılar. Sefalete imza atanlar iş yerlerinde yoksulluktan bahsettiğimizde 'zam alamadık, iktidarın politikası bu, bir daha ki seçimde ona göre davranın' diyorlar. Böyle cümleler kuruyorlar. Başka da bir şey yok. Bizim için bu anlayışa karşı mücadele etmekten başka bir yol yok. Artık somut olarak bunu konuşmamız lazım" diye konuştu. Demir yolu işçisi, kendilerini sefalete mahkum eden sendikacıların tüm gelirlerini açıklamasını istedi.
EL ELE VERİP AYM KARARINI DELDİLER
1990'lardan itibaren yetkili konfederasyonla hükümet arasında imzalanan kamu çerçeve protokolleri, 2018 yılına kadar prensip anlaşması niteliğindeydi. İş kollarındaki yetkili sendikalar için bağlayıcı olmadığından daha ileri TİS imzalama imkanı bulunuyordu. Ancak 2018'deki 696 sayılı KHK ile Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'na eklenen ek 2'inci madde ile iş kollarında yetkili olan sendikaların TİS yapma yetkisi elinden alındı. 1 Şubat 2018 tarihinde yasaya dönüşen düzenleme ile konfederasyonlar kamuda imzalanacak toplu iş sözleşmelerinin tek muhatabı haline getirildi. Mali ve sosyal haklarla ilgili pazarlık ve imza yetkisi konfederasyonlara bırakıldı. Düzenlemeye göre hükümetle işçi sendikaları konfederasyonları arasında imzalanan çerçeve protokolü, konfederasyonlara üye olan sendikalar için bağlayıcıydı. Anayasa Mahkemesi ek 2'inci maddenin "Bu protokol hükümleri geçerlilik süresi içinde bu madde kapsamındaki idareler ile taraf konfederasyona üye olan sendikalar için bağlayıcıdır" hükmünü iptal etti. Sendika hakkına ve sendika hakkının bir unsuru olan grev hakkına aykırı olduğu için iptal edilen karar, 17 Nisan 2024 tarihli Resmi Gazete'de yayımlandı. AYM, iş kollarında yetkili sendikaların, çerçeve protokolün dışında bir TİS süreci yürütebileceğine karar verdi. AYM, yasaya göre grev kararı alma imkanı olmayan konfederasyonlar eliyle yürütülen TİS sürecinin "sendika hakkına ve sendika hakkının bir unsuru olan grev hakkına" aykırı olduğunu belirtmişti.
Çünkü iptalden önce mali ve sosyal haklar konusunda bağlayıcı sözleşme yapan konfederasyonların grev kararı alma yetkisi bulunmuyordu. Türk-İş ve Hak-İş'in hükümete verdikleri bu taahhütle AYM kararı delinmiş oldu.