4 Ağustos 2025 Pazartesi

PPDS: Yükselen halk ve işçi hareketleri yeni bir isyan dalgasını temsil ediyor

Tunus Yurtsever Demokratik Sosyalist Parti Merkez Komitesi toplantısının ardından yapılan açıklamada, Gazze'de ve Filistin topraklarında süren direniş selamlandı, Suriye'yi kaosa ve yıkıma sürükleyen İsrail, ABD, Türk devleti işgali kınandı. Açıklamada, ABD'deki üniversite eylemlerine, Avrupa'daki büyük grevlere, Afrika'daki açlık isyanlarına işaret edilerek, yükselen halk ve işçi hareketlerinin yeni bir küresel kapitalizm ve emperyalizm karşıtı isyan dalgasını temsil ettiği vurgulandı.

Tunus Yurtsever Demokratik Sosyalist Parti (PPDS) Merkez Komitesi, siyasi sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Moncef TBIB Oturumu adı altında 5-6 Temmuz tarihlerinde Tunus'taki parti genel merkezinde gerçekleştirilen toplantıya ilişkin yapılan açıklamada, PPDS Merkez Komitesi'nin, uluslararası, Arap ve ulusal gelişmeleri değerlendirerek dönemin görevlerini belirlediği belirtildi.

Dünya kapitalizminin döngüsel krizinin derinleşerek yeni bir durgunluk ve resesyon aşamasına girdiği tespiti yapan PPDS Merkez Komitesi, "2025 küresel büyüme verileri, tedarik zincirlerindeki kesintiler ve artan emperyalist savaşların ticareti sekteye uğratması, bu krizin geçici değil; kapitalist üretim tarzının yapısal çelişkilerinden kaynaklandığını ve güç dengelerinin giderek halklar ve emekçi sınıflar lehine kaydığını göstermektedir" dedi.

Ukrayna'dan Ortadoğu'ya dek uzanan emperyalistlerin askeri saldırganlığının kınandığı açıklamada, "PPDS Merkez Komitesi, ABD ve müttefiklerinin halklar ve kaynaklar üzerindeki tahakkümlerini sürdürmek için kullandıkları silah, abluka ve finansmanı lanetler. Özellikle İran'a yönelik son ABD-siyonist saldırganlığı kınar ve düşmana ağır kayıplar verdiren İran halkının kahramanca direnişini selamlar" ifadelerine yer verildi.

Gazze'de ve Filistin topraklarında süren direnişin selamlandığı açıklamada, "Tunus/Mağrip konvoyu, Özgürlük Filosu ve Gazze Küresel Yürüyüşü de dahil olmak üzere Gazze ablukasını kırmaya yönelik tüm dayanışma çabalarını değerli bulur; bu girişimlerin genişletilmesi, kamuoyu ve diplomatik düzeyde güçlendirilmesi, ayrıca siyonist varlıkla her türlü normalleşmeyi suç sayan bir yasanın çıkarılması çağrısında bulunur" denildi.

Suriye'yi kaosa ve yıkıma sürükleyen İsrail, ABD, Türk devleti işgalinin kınandığı açıklamada, bunun "yeni Ortadoğu" parçalama planının bir parçası olduğuna işaret edildi. "Suriye'deki terör gruplarının siyonist devletle normalleşme girişimlerinin" reddedildiği açıklamada, Lübnan, Gazze ve Yemen'e yönelik süren siyonist saldırganlığa tepki gösterildi, Yemen direnişi selamlandı.

PPDS Merkez Komitesi toplantısının ardından yapılan açıklamada, Sudan'da süren gerici savaş, ABD'deki üniversite eylemlerine, Avrupa'daki büyük grevlere, Afrika'daki açlık isyanlarına işaret edilerek, yükselen halk ve işçi hareketlerinin yeni bir küresel kapitalizm ve emperyalizm karşıtı isyan dalgasını temsil ettiği vurgulandı.

"Tunus'ta, Arap coğrafyasında ve uluslararası düzeyde devrimci ve ilerici güçler arasında daha güçlü ağların kurulması; ulusal kurtuluş, bilimsel sosyalizmin inşası ve proletarya diktatörlüğüne giden yolun örülmesi" çağrısında bulunulan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"♦ Tam ulusal egemenliğin tesisi, toplumsal adaletin sağlanması ve yoksulluk ile sınıfsal adaletsizliğin ortadan kaldırılması yolunda ezilen halk kitlelerinin yanında devrimci mücadeleyi sürdürme çağrısını yineler.
♦ Tüm siyasi eylemlerde ulusal sorunun merkezi konumunu vurgular; dolaylı sömürgecilikten kurtuluşun devrimciler için başlıca görev olmaya devam ettiğini belirtir.
♦ Avrupa Birliği, ABD, Körfez ülkeleri ve Türkiye'den fonlanan partiler ve STK'lardan oluşan gerici 'muhalefet' cephesinin, halk karşıtı gündemlerini dayatmak üzere sözde 'demokratik geçiş' sürecini yeniden canlandırma girişimlerini reddeder ve bunlarla mücadele eder.
♦ İfade özgürlüğünü ve eleştiri hakkını korumak amacıyla 54 Sayılı Kararnamenin kaldırılmasını veya değiştirilmesini talep eder; ancak düşünce suçları ile yolsuzluk ya da terör suçlarını açık biçimde birbirinden ayırır.
♦ Tunus'taki mevcut krizin teknik veya geçici değil; emperyalist finans kuruluşlarına bağımlı kalmış bir sistemden kaynaklanan yapısal bir kriz olduğunu tespit eder. Bu sistem; kemer sıkma, bağımlılık, artan işsizlik, kamu hizmetlerinin çöküşü ve alım gücünün erimesi dışında bir sonuç üretmemiştir. Genç hekimler, kamu işçileri, sözleşmeli öğretmenler kapsamındaki taleplere dönük kısmi reform önerileri dahi bağımlı kapitalist modelin temeline dokunmamaktadır. Bunlar, halk öfkesini soğurmak amacıyla atılan yüzeysel adımlardır. Gerçek ve köklü çözüm; devrimci sürecin yeniden alevlenmesinde, sömürgeciliğe ve sömürüye karşı kopuşu hedefleyen sosyalist ufuklu ulusal demokratik devrim yolunda ilerlemekte; halk demokrasisi ve toplumsal adalet temelli yeni, egemen bir Tunus'un inşasında yatmaktadır.
♦ Tüm ulusal demokratik güçlerin birliğine olan bağlılığını yineler ve işçi sınıfı, köylüler, emekçiler ve sosyalist aydınların devrimci partisinin inşası amacıyla yapılacak ulusal konferansa güçlü bir biçimde hazırlanma çağrısında bulunur."