5 Haziran 2025 Perşembe

İHD: Kaymakamlık yasağı LGBTİ+'ların varoluşlarını hedef alıyor

İHD İstanbul Şubesi LGBTİ+ Komisyonu'nun "Varoluş yasaklanamaz: LGBTİ+ hakları insan haklarıdır" çağrısıyla dernek binası önünde yapmak istediği basın açıklaması, Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından yasaklandı. Yasaklama kararının ardından dernek binasında yapılan açıklamada, yasağın LGBTİ+'ların varoluşlarını hedef aldığı vurgulandı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi LGBTİ+ Komisyonu, Onur ayı kapsamında, "Varoluş yasaklanamaz: LGBTİ+ hakları insan haklarıdır" çağrısıyla dernek binası önünde açıklama yapmak istedi. Beyoğlu Kaymakamlığı açıklamayı yasaklarken, karara tepki gösteren İHD'liler, dernek binasında basın toplantısı düzenledi.

'YASAK LGBTİ+'LARI VE ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜNÜ HEDEF ALIYOR'
Dernek binasında yapılan açıklamayı okuyan Cüneyt Yılmaz, dernek binası önünde yapacakları açıklamanın "kamu düzeni" gibi bahanelerle engellenmesine tepki gösterdi, kaymakamlığın keyfi yasağının doğrudan LGBTİ+'ları ve örgütlenme özgürlüğünü hedef aldığını söyledi.

Kaymakamlık yasağının örgütlenme özgürlüğüne müdahale olduğunu belirten Yılmaz, "Dolayısıyla yasaklama kararı, sadece ifade ve toplantı özgürlüğünü değil, örgütlenme özgürlüğünü de kısıtlayan, çok katmanlı bir hak ihlali niteliğindedir" dedi.

İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin de yasağa tepki gösterdi, LGBTİ+'lara yönelik nefret politikasının giderek derinleştiğini dile getirdi. Keskin, "Kadınlardan ve LGBTİ+'lardan korkuyorlar, derneğimizin önünü dahi ablukaya almaları bu korkularının göstergesidir" dedi. 

'VAROLUŞ YASAKLANAMAZ: LGBTİ+ HAKLARI İNSAN HAKLARIDIR'
LGBTİ+'ların haklarına yönelik artan baskıların, yalnızca bir azınlığı hedef almakla kalmadığını, aynı zamanda insan hakları, ifade özgürlüğü ve demokratik değerler açısından da ihlal yarattığını vurgulayan Yılmaz, "Özellikle Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın 'toplumsal cinsiyet', 'LGBT' ve 'cinsel yönelim' gibi kavramların kullanımını yasaklamaya yönelik girişimleri, ifade özgürlüğünü doğrudan ihlal ettiği gibi, LGBTİ+'ların varoluşlarına yönelik apaçık saldırıdır. Hiçbir devlet, hiçbir kimsenin kimliğini, varoluşunu ya da yönelimini yok sayma veya bastırma hakkına sahip değildir. Toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği; tıpkı ırk, dil, din veya etnik köken gibi insan kimliğinin ayrılmaz parçalarıdır" diye konuştu.

'LGBTİ+ İNTİHARLARI VE CİNAYETLERİ POLİTİKTİR'
Nefret dilinin LGBTİ+'lar üzerinde yaratacağı sonuçlara değinen Yılmaz, LGBTİ demeyi engellemenin LGBTİ+'ların yaşamlarını sona erdirmeyeceğini, bu yasakların yalnızca baskı ve korku ortamını derinleştiğine dikkat çekti.

"Bu kavramların kamusal alanda ifade edilmesini yasaklamak, yalnızca LGBTİ+'ların sesini kısmakla kalmaz, aynı zamanda onları görünmezleştirmeye ve toplumsal dışlanmaya maruz bırakır" diyen Yılmaz, bu durumun ortaya çıkaracağı olumsuzluklardan doğacak sorunların devlet tarafından çözülmeyeceğinin bilincinde olduklarını vurguladı. Yılmaz, "Arkadaşlarımızın katledilmesi ve intihara sürüklenmeleri de bu bilincin en açık kanıtıdır. Bu yüzden LGBTİ+ intiharları ve cinayetleri politiktir" diye ekledi.

'MÜCADELE ETMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ'
Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmelerinin her bireyin onurlu bir yaşam sürme, kimliğini açıkça ifade etme ve ayrımcılığa uğramadan yaşama hakkının güvence altına alındığını hatırlatan Yılmaz, "LGBTİ+ hakları, insan haklarının bir parçasıdır. Bu hakları kısıtlayan her uygulama, uluslararası hukuka ve evrensel insanlık değerlerine aykırıdır. Varoluş bir suç değildir. Kimlikler susturulamaz. Aşk, yönelim ve kimlik yasaklanamaz. Bu tür yasaklara karşı ses çıkarmak, yalnızca LGBTİ+'ların değil, herkesin özgürlüğünü ve haklarını savunmaktır. Herkes için özgür, eşit ve onurlu bir yaşam mümkündür. Bunun için mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz" dedi.