Gülistan Blonina yazdı | İyi ki doğdun Özgür yoldaş

Rojava'daki yaşamından biraz da olsa öğrenmemizi ve hayal edebilmemizi sağlayan "Anne Yoldaşa Mektup"u yazan yoldaşlara sayısız teşekkür. Özgür yoldaşın Firatlaşmasını bize anlattılar. Mesela, "Bizim Özgür türküler söylermiş, duydunuz mu" diyerek kendi sınırlarını aşan Firat'ı tanıttılar. İyi ki doğdun, Özgür yoldaş. İyi ki bu gençliğe önderlik ettin, devrimci kararlılığınla gençliğin neferi oldun. Senin bıraktığın ışık, karanlıkta yol alan her yoldaşa rehber olmaya devam ediyor.
Devrimcilerin yaşamında belirleyici olan, kaç yıl yaşadıkları değil, o yılları nasıl geçirdikleridir. Tarih boyunca, sayısız devrimci genç, kısa yaşamlarına büyük anlamlar sığdırmayı başarmıştır. Onlar, sıradan bir yaşamla kıyaslandığında, mücadelenin içinde bambaşka bir anlam bulmuşlardır. Özgür yoldaş da bu genç devrimcilerden biriydi. Cesur ve kararlı duruşuyla, bugün pek çok genç devrimciye örnek olmaya devam ediyor.
Bugün Özgür yoldaş 31 yaşına giriyor. Dünyada, özellikle Ortadoğu'da her gün yeni gelişmeler yaşanıyor; ezilenlerin ve devrimcilerin katlediliş haberleriyle sarsılıyoruz. Hindistan'da HKP (Maoist) Genel Sekreteki Basavaraju'nun şehadeti, Kürdistan'da enternasyonalist Kelly Freygang ve her gün sayısız Filistinli'nin katledilmesi…
Genç devrimciler için uzun yaşamak her zaman mümkün değil; hele ki otuzuncu doğum gününü görmek. Bizim için önemli olan, sayılar değil, kısa ömürlerine çok şey sığdırmayı başaranların izleridir. Özgür de onlardan biriydi.
Doğum günün kutlu olsun, Özgür yoldaş. Senin gibi güzel yoldaşların çoğalması ve senden öğrenmesi dileğiyle.
ATEŞ BÖCEKLERİ VE ANILARIN
İlk kez ateş böceklerini senin doğum gününde gördüm, biliyor musun? Şehadetinden sonraki ilk doğum günündü. Büyüdüğün kentte korsan eylem düzenleyecektik, ancak polis bizden önce alanın etrafını tutmuştu. Moralimiz bozuk bir şekilde ne yapacağımızı tartışırken, ateş böcekleri karanlığı böldü. Korsan eylemi düzenleyemesek de, geride kalan dört kişi olarak pankart eylemi yapmaya karar verdik. Tesadüftü, ama etkilenmiştik.
Seninle anılarımız çok az, ama her biri birer ateş böceği gibi karanlıkta uçup ışık oluyor. Her bir ölümsüz yoldaşın bize miras bıraktığı anılar, etrafımıza ışık saçıyor. Böyle böyle küçük ışıklar çoğaldıkça, niceliği niteliğe çevirip her yeri aydınlatacaktır.
SOHBET TADINDA KARŞILAŞMALAR
Seninle üç karşılaşmamızdan bahsetmek isterim Özgür yoldaş. İlki 2015 yılındaki Ivana Hoffmann festivalindeydi. Ivana yoldaşın şehadetinden birkaç ay geçmişti ve onun için festival düzenleniyordu. Bir yoldaş kulağıma fısıldadı: "Bu yoldaş senin kentinden, beraber dönebilirsiniz. Rojava'dan yeni döndü ama yine gidecek." Uzaktan seni görmüştüm. Heyecanlanmıştım, Rojava'yı görmüş biriyle ilk kez konuşacaktım. Sen o dillere destan devrimi görmüş, o savaşçılarla tanışmıştın!
Festival sonrası birlikte yolculuk ettik. O yolculukta hem çok soru sordum hem de çok konuştum. Meraklıydım, ne sorulup ne sorulmayacağını bilmiyordum. Sen ise sabırla dinliyordun beni. Sorularımın çoğu cevapsız kalmıştı. Belki de biraz zorlamıştım seni. Arada düşünüyordum: Oraları görmüş, birikimli biri olarak neden bu kadar az konuşuyordun? Hikayeni bilmiyordum. Sen, illegal koşullarda büyümüş ve herkese her şeyi anlatmamayı öğrenmiştin. Ayrıca mütevazıydın. Toplumdaki diğer erkeklere benzemiyordun. Birikimine rağmen karşı tarafı dinlemeyi ve ondan öğrenmeyi tercih ediyordun. İlk günden büyük bir iz bırakmıştın.
Günler geçti, sen beni örgütle buluşturmakta kararlıydın. Ben ise başka bir kurumdaki sorumluluklarım nedeniyle sınırlı katkı sunabiliyordum. Beni kırmadan, devrimci mücadelenin önemini kavramaya çağırıyordun. Etkinliklere katılmam için araba, bilet, hangi koşul varsa onu önce sağlıyor, sonra davet ediyordun. Birkaç ay geçti, sen beni yine bir yürüyüşe çağırdın. O sırada bir toplantının yoğunluğu nedeniyle cevap bile verememiştim. İki gün geçti, neden katılamadığımı sana yazdım. Ancak mesajın sana ulaşmadığını öğrendim. Vedalaşacaktın benimle, ama ben gelmemiştim. Sen gitmiştin ve durumu tersine çeviremezdim. "Kavalın Ezgisi" romanında, karşı tarafın haberi olmadan vedalaşmaktan bahsedilir. O günden sonra her yoldaşımın her etkinlik sonrası vedalaşmasının değerini anladım; belki de son görüşmemizdir diye hareket etmeyi öğrendim.
BIRAKTIĞIN MİRAS
Bir gün Newroz alanında bir yoldaş yine kulağıma bir şeyler fısıldadı. Dejavu gibiydi. Bu sefer, "Özgür yoldaş seni sordu, hala bizde örgütlü müsün, neler yapıyorsun diye sordu" demişti. O anki heyecan, seninle tanışmanın heyecanına çok benziyordu. Dokunmuştun ruhuma. Oradan bilgi alma imkanların sınırlı olmasına rağmen beni merak etmiş, değer vermiştin. Bıraktığın anda henüz örgütlülük düzeyim düşük olsa da, emeklerinin boşuna gitmediğini öğrenmiştin. Bu, benim için çok önemliydi.
Seninle tekrar görüşeceğimizden emindim. Sen gittikten sonra örgütlenmiştim. Suruç oldu, şehadet haberleri çoğaldı, tutsaklıklar yaşandı. Mücadelenin zor anlarında hep seninle tartıştım. Sen, bana devam etmenin ve bir adım öne atılmanın önemini anlatan yoldaştın. Her şehadetin bize armağanı, oluşan boşlukları doldurmaktı. Sen orada mücadele verecektin, ben ise neredeysem orada yapacaktım. Sen bana kenti, anneni, kardeşini ve o güne kadar örgütlediğin gençleri emanet etmiştin. Kentteki çalışmaları tutamadık ve bunu sana bir borç olarak içimde taşıyorum hala. Ancak gençlik gelişti ve çok fazla yoldaş edindik. Oralardan gelişmeleri takip edebilmeni umuyordum, sevineceğinden emindim.
Üçüncü karşılaşmamız, tahmin edersin ki biraz daha hüzünlüydü. Şehadet haberini getirmişti yoldaşlar. Rojava devriminin savunulması birçok yoldaşın fedakarlığıyla gerçekleşmişti. Elbette şehadet haberinin gelebileceğine hazırdık. Ancak seninle bir sonraki karşılaşmamızı farklı hayal etmiştim. Özgür dağlarda olgunlaşmış gözlerine bakacaktım. Sen bir komutan olmuşsun ve çocukları olduğumuz Kürdistan topraklarının devrimcisi olarak karşımda olacaktın. Yıllar sonra kavuşmanın sevdasını yaşayacaktık. Gözlerine baktım, ama maalesef bu resimle sınırlı kaldı.
Hayalimin çok daha üstünde bir devrimci yaşam sürdürmüştün. Sabotajcı oldun, teknik birikimler edindin, örgütünün ihtiyaçlarına göre kendini geliştirdin. Komutan oldun ve ne fiziki ne de zihinsel engeller koydun önüne. Şehadet haberin Türkiye, Kürdistan ve Avrupa'da dalgalandı, kızıl bayrak gibi. Sayısız gence çağrı oldun. Biliyor musun Özgür yoldaş, kaç genç seninle birlikte daha fazla görev talebini kaleme döktü? Veya Türkiye'de mahkeme önünde senin üzerine okumalar yapıp senden öğrendiklerini savundu? Kaç genç senin St. Pauli taraftarı olduğunu öğrendikten sonra senin bayrağını tribünlere taşıdı? Bugün ilk sıralarda duran kaç genç senin cesaretine yaslanıyor?
Rojava'daki yaşamından biraz da olsa öğrenmemizi ve hayal edebilmemizi sağlayan "Anne Yoldaşa Mektup"u yazan yoldaşlara sayısız teşekkür. Büyük bir boşluğu bir nebze de olsa doldurmayı başardılar. Özgür yoldaşın Firatlaşmasını bize anlattılar ve gösterdiler. Mesela, "Bizim Özgür türküler söylermiş, duydunuz mu" diyerek kendi sınırlarını aşan Firat'ı tanıttılar.
İyi ki doğdun, Özgür yoldaş. İyi ki bu gençliğe önderlik ettin, devrimci kararlılığınla gençliğin neferi oldun. Senin bıraktığın ışık, karanlıkta yol alan her yoldaşa rehber olmaya devam ediyor.