Söz ayırır eylem birleştirir

Mücadeleyi ve savaşacak güçleri büyütmek için antifaşist, antişovenist, cins özgürlükçü bir merkezin oluşturulması bugün için kader belirleyici imkandır. Direnme ve savaşma kararlılığı olan parti ve gruplar duraksamaksızın böyle bir merkezin oluşturulması için harekete geçmelidir. Devrim hakkı ve hedefi etrafında, faşizme, egemen ulus ayrıcalıklarına, şovenizm ve sosyal şovenizme, erkek egemen sisteme, kapitalizme ve emperyalizme karşı savaşım verileceği; işçi sınıfı ve ezilenlerin tüm demokratik, ekonomik talepleri temelinde mücadele yürütüleceği ilanı böyle bir birlik için yeterlidir.
Irkçı faşist-politik islamcı faşist şefler koalisyonu, ulusal demokratik hakları kapsamayan, sınırlı ve gerektiğinde silah zoruyla geri alınabilecek tipte tavizler karşılığında PKK'nin silahlı mücadeleye son vermesi, kendini feshetmesi hedefine ulaşmak için çırpınıyor. HPG'nin silahsızlanma kararının pratikleşmesi ve dağıtılması; Rojava'nın askeri güçten yoksun bırakılması ve devrimle kazanılan statünün en geri sınırlara çekilmesi güncel hedeflerinin odağında duruyor. Bu doğrultuda bir uluslararası seferberlik içinde.
Saray cuntası, "yakında demokrasi gelecek" beklentisi oluşturmayı hedefleyen demagojiyi de yoğun biçimde sürdürüyor. "Sürecin selameti" sosuyla bezediği faşist psikolojik savaş teknikleriyle Kürt halkımızın antisömürgeci, antifaşist, antişovenist, antikapitalist, cins özgürlükçü eylemlerden uzak durması için çalışıyor. "Sivil anayasa" propagandası ve kanlı saltanatın şefi Erdoğan, "meselenin yeniden aday olmamla ilgisi yok" sözlerinde somutlaştığı üzre demagojide ve arsızlıkta sınır tanımıyor. Fakat ne yaparlarsa yapsınlar güneş balçıkla sıvanamıyor. Tüm pratik, faşist şeflik rejiminin, silahlı mücadelenin sonlandırılması ve PKK'nin feshi karşısında vereceği tavizlerin saray rejiminin surlarında kayda değer bir gedik açmaması için kendini tahkim etme çizgisinde hareket ettiğini gösteriyor.
Her yeni gün, söz, basın, örgütlenme, toplantı, eylem hak ve özgürlüğü talebinin polis terörüyle bastırıldığına dair haberlerle geliyor. Faşist, erkek egemen, ırkçı yasa ve uygulamalara, adaletsizliklere, dizginsiz sömürüye, çalışma ve yaşam koşullarının kötülüğüne, keyfi uygulamalara itiraz eden işçiler, gençler, kadınlar, yoksullar, doğa talanına ve ekolojik tahribata karşı duran köylüler polis, jandarma saldırılarıyla, gözaltı ve tutuklama terörüyle karşı karşıya kalıyor. Öyle ki, burjuva muhalefetin ana gücü, düzen partisi CHP bile İstanbul'da aylardır baskın, ters kelepçe, gözaltı, mahkeme, hapishane koridorunda tutuluyor. Hapishanelerde neredeyse yüzde 25'lik bölümü yatacak ranzadan yoksun yüz binlerce tutuklu ve hükümlü var. Kitap sınırlaması, değişik kitapları, haftalık veya iki haftalık devrimci, antifaşist gazeteleri, aylık veya daha uzun periyotlu dergileri edinme yasağı sürüyor. En aşağılık insanlık suçlarını işlemiş hizbulkontracılar, Sivas katliamcıları, DAİŞ'çiler sarayın himayesine alınıp tahliye ettirilirken, devrimci, antifaşist, ilerici tutsaklar AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararlarına karşın hapiste tutuluyor. Ağır hasta tutsakların ve 30 hapis yılını geride bırakan müebbet hükümlüsü başta PKK'liler olmak üzere politik tutsakların tahliyesi engelleniyor. On binlerce insan imza, yurtdışına çıkış, ev hapsi tipi "adli kontrol" adı verilen faşist yasakların pençesinde tutuluyor. İnternetle bağlı imkanların kullanımının en dar hale getirilmesi için yeni kanun ve yönetmelikler çıkarılıyor. Devrimci, demokrat, ilerici gazeteler ve basın-yayın emekçileri, Tayyip Erdoğan diktatörlüğüne itiraz eden burjuva muhalif cenahtan gazeteciler, sokak röportajcıları, televizyon kanalları, gözaltı-tutuklama terörüne, ağır para cezalarına ve yayın yasaklarına maruz bırakılıyor.
Gün olmuyor ki saray cuntası mensuplarının ve değişik görevler yürüten sözcülerinin dudaklarından ırkçı, şoven, erkek egemen, faşist, politik islamcı zihniyeti yansıtan yeni bir söz, yeni bir açıklama, yeni bir yasa taslağı duyurusu dökülmesin. Faşist diktatörün hukuk danışmanı karanlık Mehmet Uçum, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan'a siyasi tutsaklardan söz ettiği için, bunun mevcut yasalara karşı çıkmak anlamına geldiği iddiasıyla gözdağı vermeye kalkıyor. Irkçı faşist demagog Uçum'a göre faşist kanun ve yasaklara karşı çıkmak suçtur, "sürece" de aykırıdır! Bu halk düşmanlarının "demokrasi" zihniyeti bundan ibarettir.
Durum gözler önünde. İşte; polis, MİT, jandarma, mahkemeler ve hapishane yönetimleri eliyle uygulanan faşist, inkarcı sömürgeci terör ve yeni saldırılar. İşte; mevcutlara eklenen ırkçı, faşist, erkek egemen yeni kanunlar. İşte; kadın özgürlük ve cins eşitliği mücadelesinin kazanımlarının gasbı plan ve adımları. İşte; üniversiteli ve liseli gençliğin boğucu bir baskı ve yasaklar cenderesinde tutulması. İşte; işçi sınıfının hak grevine konulan sınırlar, dayanışma grevi, genel grev, sendikal örgütlenme hakkına vurulu prangalar. İşte; yoksullaştırma terörü. İşte; ağır vergiler, dolaylı vergi soygunu, büyüyen barınma sorunu, iş cinayetleri, MESEM adlı gençliğin kanını emen, canını alan sömürü çarkı. İşte; PKK 12. Kongre kararları sonrasında da Kürtçe eğitim ve demokratik ulusal özerklik talebinin bile "terör" suçu görülüşü; Kürt halk önderi Abdullah Öcalan'ın, PKK'li savaş esirlerinin serbest bırakılmayışı. Faşist Terörle Mücadele Kanunu’nu kaldırmaya dönük en küçük belirtinin bulunmayışı. Devletin hala ateşkes ilan etmemiş oluşu. Ağır suçlar işlemiş kirli savaş örgütlerini dağıtma eğilimi bile duymaması. İşte; Tayyip Erdoğan'ın faşist şeflik rejimini sürdürmek için her şeyin göze alınacağının pek çok işareti, verisi. Gözlerini kapatmak istemeyenler için tablo açık. Direnmek ve savaşmak dışında bir yol yok.
Kaldı ki, işçi sınıfı ve ezilenlerin sorunları, talepleri, özlemleri temelinde mücadele yürüttüğünü iddia eden devrimci, antifaşist, antişoven, antisömürgeci, kadın özgürlükçü, cins eşitlikçi güçlerin, grupların, partilerin yukarıda dikkat çekilen meseleleri güncel politik görevler içinde görmemesi düşünülemez.
Mücadeleyi ve savaşacak güçleri büyütmek için antifaşist, antişovenist, cins özgürlükçü bir merkezin oluşturulması en önemli, hatta bugün için kader belirleyici imkandır. Direnme ve savaşma kararlılığı olan parti ve gruplar duraksamaksızın böyle bir merkezin oluşturulması için harekete geçmelidir. Devrim hakkı ve hedefi etrafında, faşizme, egemen ulus ayrıcalıklarına, şovenizm ve sosyalşovenizme, erkek egemen sisteme, kapitalizme ve emperyalizme karşı savaşım verileceği; işçi sınıfı ve ezilenlerin tüm demokratik, ekonomik talepleri temelinde mücadele yürütüleceği ilanı böyle bir birlik için yeterlidir. Emperyalizmin ve faşizmin özgür örgütlenme ve mücadelenin tüm araç ve biçimleriyle savaşım yürütme pratiği içindeki devrimci harekete karşı dünya çapında açtığı savaş uyarıcı olmalıdır. Kırtasiyecilikle, söz tüketmekle kaybedilecek tek bir günümüz bile yok. Mevcut koşullarda "Söz ayırır, eylem birleştirir" şiar ve çağrısını rehber almak devrimci ve antifaşist sorumluluğun gereğidir.
*İşçi Sınıfı ve Ezilenlerin Sesi ATILIM gazetesinin 30 Mayıs tarihli 221. sayısında yayımlanan başyazısı.