29 Mayıs 2025 Perşembe

DEM Parti Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu: Amacımız halk iradesini esas alan bir Türkiye

Diyarbakır'da 25-26 Mayıs'ta gerçekleştirdiği ara dönem toplantısının sonuç bildirgesini açıklayan DEM Parti Yerel Yönetimler Kurulu, taleplerini sıralayarak, "Barışa ve demokratik topluma ulaşmanın temel şartı, halkların özgür ve eşit bir yaşam sürebilmesidir. Bu nedenle, adaletin, eşitliğin ve halk iradesinin esas alındığı bir demokratik Türkiye bizlerin amacıdır. Bu amaca ulaşmanın bir yolunu da yukarıda saydığımız asgari demokratik taleplerin yerine getirilmesi olarak görüyoruz" ifadelerini kullandı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Yerel Yönetimler Kurulu, 25-26 Mayıs 2025 tarihinde Diyarbakır'da gerçekleştirilen Demokratik Yerel Yönetimler ara dönem toplantısının sonuç bildirgesini açıkladı. Bildirgede, iki gün boyunca devam eden toplantıda içinden geçilen siyasal süreç ve geçmiş bir yıllık yerel yönetim faaliyetlerinin değerlendirildiği kaydedildi.

31 Mart 2024 seçimlerinde halkların sandıklara giderek iradesini gösterdiği ifade edilen bildirgede, "Bugün, siyaset kurumunun temsilcisi konumunda olan herkesten beklenen de bu irade beyanına saygı göstermesidir. Özellikle Türkiye'nin son on yılında daha fazla merkezileşen yönetim biçimi, yaşanan krizleri derinleştirmiştir. İlk günden bugüne kadar, tekçiliğe dayalı yönetim anlayışına karşı yerel demokrasinin gelişmesi noktasında ısrar ettik ve bundan sonra da edeceğiz" denildi.

'HALK İRADESİNİ SAVUNMAKTAN BİR ADIM GERİ DURMAYACAĞIZ'
DEM Parti'nin eşbaşkanlık sistemi temelinde 78 belediye başkanlığını kazanmasının halkların irade kararlılığının sonucu olduğu ifade edilen bildirgede, "Halkların sandıklarda gösterdiği bu kararlılık, bizler açısından bir sorumluluk anlamına geliyordu. Halk ile arasına yıllarca set çekilen, bariyer konan, tel örgüyle ayrıştırılan belediyelerin yeniden halkın belediyeleri biçimini alması önceliğimizdi" denildi.

İktidarın önceliğinin ise bir kez daha halkın belediyelerini gasp etme arayışı olduğu kaydedilen bildirgede, seçimlerden bugüne kadar DEM Partili 10 belediyeye kayyum atandığı hatırlatıldı. Bildirgede, "Türkiye halkları açısından yeteri düzeyde bir kamuoyunun ve tepkiselliğin oluşmaması, kayyum uygulamalarının Türkiye'nin batısına da sirayet etmesinin önünü açmıştır. DEM Parti olarak, nerede, ne zaman ve kime yapılırsa yapılsın, antidemokratik tüm uygulamaların karşısında durmaya devam edeceğiz. Her ne koşulda olursa olsun, halk iradesini savunmaktan bir adım dahi geri durmayacağız" ifadeleri kullanıldı.

'EŞBAŞKANLIK SİSTEMİNİ TOPLUMSALLAŞTIRACAĞIZ'
"Demokratik yönetim kültürünü oluşturmak adına, kadının ve erkeğin yönetim kademelerinde eşit şekilde yer almasını savunuyoruz. Bu anlayışla, geleneklerini devraldığımız partilerimiz, 2005'ten günümüze kadar tüm yönetim kademelerinde eşbaşkanlık sistemini esas almıştır. Eşbaşkanlık sistemi, uygulanmaya başlandığı günden bugüne kadar hem erkek egemen iktidar zihniyeti tarafından hem de özel savaş araçlarıyla hedef alınmıştır. Her türlü hedef alma uğraşına rağmen, eşbaşkanlık sistemini savunmaktan bir adım dahi geri durmadık, durmayacağız" denilen bildirgede, eşbaşkanlık sistemine yönelen her türlü saldırının karşısında durulacağı ve eşbaşkanlık sistemini toplumsallaştırmanın öncüsü olunacağı vurgulandı.

'TOPLUMCU BELEDİYECİLİK MİRASINI YAŞATACAĞIZ'
Bildirge, şöyle devam etti: "Kadın, gençlik, anadili, kültür, sağlık, engelli, çocuk, ekoloji, eğitim gibi tüm alanlarda belediyecilik çalışmalarını büyütecek ve halkın talep ve beklentileri odaklı bir üretim sürecinin içerisinde olacağız. Partimizin belediyelerine yönelik her türlü ikili ve ayrıştırıcı tutuma karşı, kendi alternatifini yaratan bir tarzla çalışmalarımızı yürüteceğiz. Bulunduğumuz her alanda, durmadan ve duraksamadan halk faydası temelinde çaba göstereceğiz. DEM Parti olarak, devraldığımız toplumcu belediyecilik mirası doğrultusunda çalışmalarımıza devam edeceğiz. Toplumsal ihtiyaçlara duyarlı, şeffaf, katılımcı ve halkçı bir belediyeciliği esas alacağız. Örnek olacak belediyecilik modellerini halklarla birlikte ortaya çıkaracağız."

'DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİ HIZLICA SONUCA ULAŞTIRILMALI'
PKK lideri Abdullah Öcalan'ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısına işaret edilen bildirgede, "Bu çağrıyla Türkiye'ye, demokratik ulus paradigması temelinde yeni bir dönüşümün imkanı da sağlanmaktadır. Demokratik ulus paradigması; Türkiye'nin çok kimlikli, çok dilli ve çok inançlı toplumsal yapısının eşit, özgür ve bir arada yaşamının teminatıdır. Sayın Öcalan'ın üstlendiği bu tarihi sorumluluğa karşı, Türkiye'nin demokratikleşme süreci hızlıca sonuca ulaştırılmalıdır. Sonuca ulaştıracak aktörlerin başında ise devlet ve iktidar gelmektedir" ifadeleri kullanıldı.

TALEPLER
Daha demokratik bir Türkiye için daha demokratik yerel yönetimlerin oluşturulması gerektiği ifade edilen bildirgede, talepler şöyle sıralandı:
🔹"Kayyum atanan tüm belediyelerin kayyumlarının geri çekilmesini ve seçilmişlerin görevlerine iade edilmesini,
🔹Kayyum atanmasına olanak tanıyan 5393 Sayılı Belediyeler Kanunu'nun ilgili maddelerinin düzenlenerek kayyım atamalarının son bulmasını,
🔹Siyasi Partiler Kanunu'nda yer alan eşbaşkanlık tanımının, Belediyeler Kanunu'nda da tanımlanmasını,
🔹Merkezi idarenin, yerel yönetimler üzerindeki idari ve mali vesayetinin ortadan kaldırılmasını,
🔹Temsili demokrasiyi aşarak halkın doğrudan karar süreçlerine dahil olduğu; mahalle meclisleri, kent konseyleri, köy komünleri gibi demokratik örgütlenme alanlarının yasal olarak güvence altına alınmasını,
🔹Belediyeler ve il özel idareleri kanunlarında, bu kurumların yetkisini kısıtlayan yasa maddelerinin yeniden gözden geçirilerek, yerel demokrasi ilkesi çerçevesinde düzenlenmesini,
🔹Türkiye'nin, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına koyduğu çekincelerin kaldırılmasını kararlılıkla talep ediyoruz."

'AMACIMIZ HALK İRADESİNİN ESAS ALINDIĞI BİR TÜRKİYE'DİR'
Bildirge, şöyle son buldu: "Barışa ve demokratik topluma ulaşmanın temel şartı, halkların özgür ve eşit bir yaşam sürebilmesidir. Bu nedenle, adaletin, eşitliğin ve halk iradesinin esas alındığı bir demokratik Türkiye bizlerin amacıdır. Bu amaca ulaşmanın bir yolunu da yukarıda saydığımız asgari demokratik taleplerin yerine getirilmesi olarak görüyoruz. Bir kez daha, sayın Abdullah Öcalan'ın ortaya koyduğu ortak yaşam paradigmasına bağlılığımızı ifade ediyoruz. Bu paradigmanın toplumsallaşmasında üzerimize düşen tüm sorumlulukları yerine getireceğimizin sözünü yineliyoruz."