14 Haziran 2025 Cumartesi

Cumartesi Anneleri: Her savaş yeni kayıplar demektir

Galatasaray Meydanında yan yana gelen Cumartesi Anneleri,  eylemlerinin 1055. haftasında 30 yıl önce kaybedilen Nurettin Çur'un akıbetini sordu. Eyleme mektup yollayan Nurettin Çur'un annesi Makbule Çur, "Oğlum dönecek diye 31 yıldır evimi taşımadım" ifadelerini kullandı.

Cumartesi Anneleri, katledilen ve kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak için eylemlerinin 1055. haftasında Galatasaray Meydanında bir araya geldi. 30 yıl önce Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde kaybedilen Nurettin Çur'un akıbetinin sorulduğu eylemde gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları ve karanfiller taşındı.

Cumartesi Anneleri adına basın metnini okuyan Oya Ersoy, "Her savaş yeni kayıplar, yeni yokluklar, yitirilen yaşamlar demektir. Biz hiçbir annenin evlatsız kalmadığı, hiçbir çocuğun savaş korkusuyla büyümediği bir dünya istiyoruz. 1055. haftamızda bizi kayıplarımızla buluşma mekanımızdan ayıran demir bariyerlerin önündeyiz. 1055 haftadır Galatasaray'dan devletin savaş politikalarının bir sonucu olarak gözaltında kaybedilen sevdiklerimiz için hakikati bilme, onlara ulaşma ve adaletin sağlanması taleplerimizi dillendiriyoruz" ifadelerini kullandı. 

CEZASIZ BIRAKILAN SUÇ ŞİDDET DÖNGÜSÜNÜ BESLER
Gözaltında kaybetmeler başta olmak üzere insanlığa karşı suçların aydınlatılması için taleplerinde kararlı olacaklarını söyleyen Ersoy, değişmeyen cezasızlık geleneğine dikkat çekmeye devam edeceklerini ifade etti. Ersoy, şöyle devam etti: "Cezasız bırakılan suç şiddet döngüsünü besleyerek; nerede olursa olsun suçun tekrarlanmasına neden olur ve dünümüzü olduğu gibi, bugünü de, geleceği de derinden etkiler. Bir mezara ulaşmak için mücadele eden annelerin ülkesi haline gelen bu topraklarda, kayıplarımızı unutturmama mücadelesini sürdürmekte kararlıyız."

Bu hafta Nurettin Çur için buluştuklarını hatırlatan Ersoy, Nurettin Çur kaybedildiğinde Diyarbakır'da işkence, ölüm, gözaltında kaybetme, köy yakma, köylüleri savaş uçaklarıyla bombalamanın bir devlet politikası haline geldiğini vurguladı.  Ersoy, "Kaç yıl geçerse geçsin Nurettin Çur için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz" dedi.

NURETTİN ÇUR NASIL KAYBEDİLDİ?
Ersoy, 30 yıl önce kaybedilen Nurettin Çur'un hikayesini şu sözlerle aktardı: "28 yaşındaki Nurettin Çur, Diyarbakır'ın Bağlar semtinde yaşıyordu. Esnaftı, oturduğu binanın giriş katında bakkal dükkanı işletiyordu. Eşi 6 aylık hamileydi. İlk kez baba olacağı için heyecanlıydı. Siyasi parti faaliyetleri nedeniyle takip ediliyordu. Dükkanında dinlediği Kürtçe müzik nedeniyle de defalarca tehdit edildi. 27 Haziran 1995 günü bakkalına mal almak üzere çarşıya çıktı. Akşam eve dönmeyince eşi, hasta olan babası için köye gittiğini düşündü. İletişimin olmadığı köy koşullarında Çur Ailesi ancak üç gün sonra Nurettin'in kayıp olduğunu fark edebildi. On beş gün sonra evi arayan bir kişi baba Tahir Çur'a ‘oğlun elimizde' diyerek telefonu kapattı. Ailesi Nurettin'i aramaya başladı ancak tüm başvuruları sonuçsuz kaldı. Nurettin Çur'dan bir daha haber alınamadı. Baba Tahsin Çur ölünceye kadar oğlunu aradı. Anne Makbule Çur, 30 yıldır arayışını ve bekleyişini sürdürüyor."

‘OĞLUM DÖNECEK DİYE 31 YILDIR EVİMİ TAŞIMADIM'
İHD Yönetim Kurulu üyesi Cihan Kaplan, Nurettin Çur'un annesi Makbule Çur'un eyleme gönderdiği mektubu okudu. Mektupta şu ifadeler yer aldı: "28 yaşındaki oğlum Nurettin Çur, Diyarbakır'ın Bağlar semtinde oturduğu apartmanın alt katında esnaflık yaparken kaybedildi. Siyasi parti çalışmalarından dolayı sürekli takip ediliyor, tehdit ediliyordu. İş yerinde Kürtçe müzik dinlediği için defalarca tehdit edilip, azarlanmıştı. Bakkala mal almaya gittikten sonra ne hamile eşinin onu beklediği evine, ne işine, ne de eşinin belki köye gitmiştir diye umduğu köyümüzdeki baba evine bir daha geri dönmedi. Köyümüzde telefon olmadığı için ancak 3 gün sonra anlayabildik oğlumun kayıp olduğunu. 15 gün kadar sonra evi arayan bir kişi eşim Tahir'e ‘oğlun elimizde' diyerek telefonu kapattı. Nereye gittiysek kimse bize oğlumla ilgili bir cevap vermedi. Kimse sesimizi duymadı. Oğlum Nurettin için adalet ve hakikat arayışımız devam ediyor. Oğlum dönecek diye 31 yıldır evimi taşımadım. Bir gün evine dönecek umudu ile yaşıyorum. Mücadelemiz ve hak arayışımız son kaybımız bulunana ve adalet yerini bulana kadar devam edecektir. Hepinizin inanç dolu, umut dolu yüreğinizden öpüyorum."

Açıklama, karanfillerin Galatasaray Meydanı'na bırakılmasıyla sona erdi.