'Sistem kayıp yakınlarına hesap vermek zorunda'

Bu hafta Mehmet Selim, Hasan ve Cezayir Örhan için bir araya gelen Cumartesi Anneleri, kayıplar için adalet mücadelesini sürdüreceklerinin altını çizdi. Kaybedilen Örhan'ın oğlu Adnan Örhan, meydana gönderdiği mektupta "sistemin kayıp yakınlarına hesap vermek zorunda olduğu" vurgulandı.
Gözaltında kaybedilen sevdiklerini anmak, faillerinin yargılanmasını istemek için Cumartesi Anneleri 1052. kez yan yana geldi. Gözaltında kaybedilenlerle buluşma ve hafıza mekanı Galatasaray Meydanında karanfiller ve kayıpların fotoğraflarıyla buluşan Cumartesi Anneleri, Mehmet Selim, Hasan ve Cezayir Örhan'ın dosyasını paylaştı.
Basın metnini okuyan kayıp yakını Besna Tosun, kaybetmelerin baskıcı rejimlerin toplumda sessizlik ve itaat kültürünü pekiştirmek için sıklıkla başvurdukları bir yöntem olduğunu söyledi. Bu uygulamanın, tüm toplumu derinden etkileyen travma yarattığını ifade eden Tosun, "Bu nedenle geçmişte yaşanan insan hakları ihlallerinin üzerindeki sis perdesi kaldırılmalı, gerçekler gün yüzüne çıkarılmalı ve sorumlular etkin yargı süreçleriyle cezalandırılmalıdır. Ancak bu şekilde benzer suçların tekrarı önlenebilir" ifadelerini kullandı.
KAYIP YAKINI ÖRHAN'IN MEKTUBU OKUNDU
Gözaltında kaybedilen Mehmet Selim Örhan'ın oğlu Adnan Örhan da Galatasaray Meydanına bir mektup yolladı. Mektubu okuyan Elvan, 32 yıl önce Mehmet Selim, Hasan ve Cezayir Örhan'ın devletin karanlık güçleri tarafından gözaltına alınıp kaybedildiğini anımsattı. Elvan'ın okuduğu mektupta, "Bütün arama çabalarımıza rağmen uzun yıllar sonra Kulp Bağcılar Kevrekok mevkiinde bulunan 8 kişilik toplu mezarda çıkan kemiklerin adli tıp tarafından karşılaştırmasında babam ve amcamın DNA'ları raporlaştırıldı. Ancak kuzenim Cezayir'in kemiklerinin olmadığı söylendi. Daha sonra tespit edilen kemikleri almak istediğimizde kemikler kaybedildi, kemik arama mücadelemiz iki yıldan fazla sürdü. En son Kulp Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan açıklamada mezarın açılmamasına karar verildi ve 8 insanın kemikleri Kulp Kimsesizler Mezarı'nda tek torba içerisinde tek kabre gömüldü" dedi.
'KAYIPLARIN AKIBETİ AÇIĞA ÇIKARILMALI'
Sistemin kayıp yakınlarına hesap vermesi gerektiğinin altı çizilen mektupta, "Mücadelemize adalet sağlanıncaya kadar devam edeceğimizin altını çizmek istiyorum. Bizler için hak, hukuk, adalet ve hakikat arayışı olan bu mücadelede, tam da barıştan, kardeşlikten bahsediliyorken yetkililerin kayıp ailelerini gözardı etmemeli. Devlet kayıtlarında geçen faili meçhul ve kayıpların akıbetleri mutlaka açığa çıkarılmalı. Gerçek bir barışın olması gerektiği temennisi ile eşit yurttaşlık, dil, din ve kimlik ayrımı yapılmaksızın toplumun tüm kesimlerinin haklarının anayasal güvenceye alınması talebimizdir. Kayıplar olgusunun bu ülkenin karanlık geçmişi olduğunu ve bununla mutlaka yüzleşmek gerektiğini ancak olaya samimi şekilde yaklaşılırsa hakikatin ortaya çıkacağını bir kez daha belirtmek isterim. Bu düşüncelerle uzun yıllardır birlikte mücadele ettiğimiz Cumartesi Anneleri'ne ve hak savunucularına mutlaka hakikatin, adaletin geleceğine inanıyorum. Herkese saygılarımı sunuyorum, gerçeklerin en kısa zamanda aydınlığa kavuşmasını diliyorum."
Eylem, Galatasaray Meydanına karanfillerin atılmasıyla son buldu.
NE OLDU
20 Nisan 1994'te Bolu Komando Tugayı'na bağlı birlikler, Diyarbakır'ın Kulp ilçesi Çağlayan Köyü civarında kamp kurdu. Aynı birlik, 24 Mayıs'ta Deveboynu mezrasına gelerek köydeki 46 yaşındaki Mehmet Selim, 40 yaşındaki Hasan ve 17 yaşındaki Cezayir Örhan'ı yanlarına aldı. Ailelerinin "Onları nereye götürüyorsunuz" sorusuna askerler, "Yolda bize rehberlik edecekler, sonra bırakacağız, merak etmeyin" yanıtını verdi.
Ertesi gün Zeyrek Jandarma Komutanlığı'na giden aile, Örhanların akıbetini sordu. Komutan Ahmet Potaş, onları Kulp'a gönderdiklerini söyledi. Kulp Jandarma Komutanı Ali Ergülmez ise bilgisinin olmadığını belirtti. Bölgedeki karakollardan cevap alamayan aile, Kulp Başsavcılığı'na, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığı'na, OHAL Valiliği'ne, Diyarbakır Jandarma Asayiş Komutanlığı'na ve Adalet ile İçişleri Bakanlıklarına resmi başvurular yaptı. Selim, Hasan ve Cezayir Örhan'ın gözaltına alındığına, önce Serik Karakolu'na ardından Lice Jandarma Karakolu'na, son olarak da bir kısmı işkencehaneye çevrilen Lice Yatılı Okulu'na götürüldüğüne tanıklık edenler vardı. Ancak Kulp Başsavcılığı'nın, 8 Haziran 1994'te başlattığı soruşturmada, gözaltı kayıtlarında Selim, Hasan ve Cezayir Örhan'ın adlarının yer almadığı gerekçesiyle soruşturmaya yer olmadığı kararı verildi. Sonrasında da dosya zaman aşımı gerekçe gösterilerek kapatıldı.
Oysa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 6 Kasım 2002 tarihli kararında Türkiye'yi sorumlu tutarak, "Örhan kardeşlerin gözaltına alındıktan sonra yaşamlarını yitirdikleri varsayılmalı ve bu ölümlerden devlet sorumlu tutulmalıdır" tespitinde bulundu (Başvuru No. 25656/94). Ailenin ve İHD'nin kararlı çabaları sonucunda, 2003'te Mehmet Selim ve Hasan Örhan'ın kemikleri Kulp'a bağlı Bağcılar Köyü yakınlarındaki toplu mezarda bulundu. Ancak Cezayir Örhan'ın akıbeti hala bilinmiyor.