15 Haziran 2025 Pazar

'Sınıf mücadelesinde devrimci odak ihtiyacımız var'

15-16 Haziran'ın güncelliğinin tartışıldığı forumda, mücadeleci sendikalar, devrimci partiler ve demokratik kitle örgütleri, işçi sınıfının devrimcileşmesi, hem sendikal hem de siyasal alanda devrimci bir odak yaratılması gerektiğinin altını çizdi. 15-16 Haziran'ın bugün koşullarının olduğu, ancak öncü kuvvetlerin hazır olmadığı belirtilen forumda, yerellerde güçlenmenin gerektiğine işaret edildi.

Limter-İş Sendikası tarafından gerçekleştirilen, "15-16 Haziran'ın güncelliğinde genel grev, genel direniş" panelinin ardından forum gerçekleştirildi. Rojava devrimi savunusunda ölümsüzleşen Suphi Nejat Ağırnaslı anısına Birleşik Metal-İş Sendikası Kemal Türkler Toplantı Salonunda gerçekleşen panelin ardından siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri ve sendikacılar söz aldı, genel grev genel direnişi tartıştı.

Forumda söz alan çok sayıda kişi işçi sınıfının mücadelenin dışında tutulmadan, devrimcileştirilerek mücadelenin parçası haline getirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Gençlik ve işçi mücadelesinin birlikte yürütülmesinin zorunluluğuna işaret edilen forumda, sınıf mücadelesinde devrimci bir odağa ve birleşik mücadeleye ihtiyaç olduğununa vurgu yapıldı.

ENERJİ SEN: ELİMİZDEKİ ARAÇLAR SOKAĞA UYMUYOR
Forumda ilk sözü Enerji-Sen Genel Başkanı Süleyman Keskin aldı. 15-16 Haziran'ın yıldönümünde yol göstermesi açısından bir arayış içinde olduklarını söyleyen Keskin, ellerindeki araçlarla sınıf mücadelesine yön vermeye çalıştıklarını kaydetti. Sınıfın çok katmanlı ve parçalı olduğunu belirterek Mart isyanında sokağa çıkan gençlerin, yeni işçi kitlesinin en yeni bileşenleri olduğunu kaydeden Keskin, "Elimizdeki araçların sokağa uymadığı bir süreçteyiz. Yenisini nasıl bulacağız kısmını birlikte tartışıyoruz. Kural şu, yenisini yerine koyana kadar eskisiyle devam edeceğiz. Mücadele ve sokaktan başka bir çözüm olmadığını iyi biliyoruz. Bundan asla geri durmayacağız. süreci birlikte örgütlemek zorundayız" diye konuştu.

Mücadeleci sendikaların birbirlerini bulup, ani refleksler verme açısından bir pratik ortaya koyduğunu dile getiren Keskin, "Bu arayışların sonucunda, sınıf hareketinin öncüleri 1970'lerin başında 15-16 Haziranları bir kopuşla nasıl yarattıysa bugün de temel görev olarak bu duruyor önümüzde. Yarınları kuracak adımları birlikte atmış olacağız" dedi.

İNŞAAT-İŞ: HEM SENDİKAL HEM DE SİYASAL ANLAMDA DEVRİMCİ ODAK YARATMALIYIZ
Ardından İnşaat-İş Örgütlenme Sorumlusu Yunus Özgür söz aldı. Özgür, "Bugün yeni 15-16 Haziranlar yaratabiliriz. Her 15-16 Haziran'da genel grev genel direnişi tartışıyoruz. Hiç beklemediğimiz anda Mart'ta gençlik kitleleri, öncülük etti. Sınıf hareketi de böyledir. Mesele öncülük meselesidir. Az olabiliriz, hem sendikal hem siyasi anlamda az kadrolarla mücadele edebiliriz. Her attığımız adım mücadeleye hizmet ediyor. Bugün 2 buçuk milyonu aşkın inşaat işçisi var. 20 kadromuzla bunun altından tek başına kalkamayız. Bunun için aynı sektörde olduğumuz sendikalarla ortak örgütlenmeye gidiyoruz. Önemli devrimci bir odak yaratmak; tek başına sendikal anlamda değil siyasi olarak da diyorum. Devrimci odak güncel olarak çok fazla olanaklı" değerlendirmesinde bulundu.

'ATR DİRENİŞİ DEVRİMCİ ODAĞA BİR ÖRNEKTİR'
Günler süren ve gençliğin de ilişkilendiği ATR direnişini hatırlatan Özgür, "Biz o direnişi Limter-İş sendikasıyla yürüttük. Kararları birlikte aldık. Odak yaratmanın adımları da buralardan çıkacak. Sahada, direniş alanlarında, sokakta birlikte, birbirimizi anlayarak, dar grupçu çıkarları aradan çıkarak. Kanber Saygılı, İnşaat-İş üyesi gibi hareket etti. ATR direnişi hem sendikal, hem de siyasal anlamda devrimci bir odaktır" vurgusu yaptı.

İŞÇİ-SEN: İŞÇİ SINIFI ARAYIŞ İÇİNDE BİR ODAĞA İHTİYAÇ VAR
İşçi-Sen'den Aydın Yiğit ise işçilerin direnişlerde diğer direnişteki işçilerle iletişimde ve dayanışma içinde olması gerektiğini söyledi. Polonez direnişinde işçilerin bilinç seviyesinin arttığını gördüklerini aktaran Yiğit, "İşçi sınıfı bir arayış içinde ve bir odağa ihtiyaç var. Öncelikle sendikaların ele geçirilmesi, asalakların atılması gerek. Mücadeleci sendikaları bir tarafa bırakırsak var olan sendikalar işçi sınıfına ayak bağı. Bunu belediye işçilerinin grevinde görüyoruz" dedi.

Birleşik emek cephesinin kurulması gerektiğinin altını çizen Yiğit, "Genel grev genel direniş zorunludur. Bunun için örgütlenmesinin yolunu açmalıyız" çağrısı yaptı.

DEV-TEKSTİL: İŞÇİ SINIFINI DEVRİMCİLEŞTİRMELİYİZ
Dev-Tekstil'den Okan Karaçam, 15-16 Haziran öncesinde devrimci bir kopuş yaşandığını, DİSK'in Türk-İş'ten ayrıldığını hatırlattı. Bu direnişinin kendiliğinden ortaya çıkmadığını kaydeden Karaçam, işçilerin o dönemdeki çalışma koşullarının bugün de geçerli olduğunu belirterek, "Dayatılan kölelik ve sefalet koşullarına karşı bu mücadeleyi yan yana gelip örgütlenerek büyütmek zorundayız. Genel grev genel direniş sadece bizlerin çağrısıyla örgütlenemez. Bugün işçi sınıfını devrimcileştiremediğimiz, bu mücadelenin öznesi yapamadığımız durumda bürokrasiyi aşamayız. Bunları aşmak için işçi ve emekçilere gitmeye devam edeceğiz. Onlara tek başına ekonomik çıkarları etrafında değil siyasal çıkarlarıyla gitmek zorundayız" dedi.

Bugünün koşullarında ne Türk-İş, ne DİSK ne de Hak-İş'in bunları yapmayacaklarını vurgulayarak, bu üç konfederasyonun işçi sınıfının önünde engel olduğunun altını çizen Karaçam, sömürge çarklarını mücadeleyle paramparça edeceklerini, topyekün saldırılara karşı birlikte mücadeleyi sürdüreceklerini kaydetti.

ÇELİK: '80 SONRASI İŞÇİ SINIFININ BÜYÜK BÖLÜĞÜ TÜRK-İŞ'E DÖNDÜ
Forumda söz alan yazar Mukaddes Erdoğdu Çelik, 15-16 Haziran direnişini anarken, sonrasında yaşananların da konuşulması gerektiğini söyledi. Direniş sembolü Kemal Türkler'in komutanla beraber radyo programına katılarak, işçilere "Orduyla karşı karşıya gelmeyen, sağduyulu olun" çağrısı yaptığını hatırlatan Çelik, 12 Mart döneminde öncü işçilerin THKP-C, TİP ve TİKKO'dan yargılandıklarını söyledi. 1980 sonrası işçi sınıfı bölüklerinin çoğunun Türk-İş'e yeniden dönmeye başladığını, MİSK'in Hak-İş'in doğuşuna tanıklık ettiklerini aktaran Çelik, "12 Eylül darbesi balyoz gibi indiğinde 24 Ocak denilen neoliberal programla işe başladı. 1 Mayıs sadece katliam olarak gelmedi, bunun arkasında işçi sınıfının ve devrimci hareketin parçalanmışlığı ile buna sermayenin saldırganlığına, Türkiye'de iktidar değişikliğine engel olmak için mücadele kuvvetlerini birbirine düşürüp yolundan almaya çalıştığı taktiğe gelen bir zaaf vardı ortada" diye ekledi.

'90'LAR SONRASI DAĞA ÇIKAN ON BİNLERCE GENCİ HİÇ KONUŞMUYORUZ'
'78'den sonra saflaşma başladığını ve DİSK'in devrimci güçlere tasfiyecilik uyguladığını belirten Çelik, "Biz bu arada 19 Mart'tan, Gezi gençliğinden söz ediyoruz. Ama bu ülkede 12 Eylül'den sonra '90'ların başında onbinlerce genç dağa çıktı. Hiç o gençlerden söz etmiyoruz. Hiç işçi sınıfıyla biz gençlerin neden dağa çıktığını konuşamıyoruz. Limter-İş'te eğitim uzmanlığı yaptım o zaman da anlatamıyorduk, 'işçiler anlamaz, Limter-İş sivrilir' deniyordu. Kürtler kendi varlık koşulları için dağa çıkıyor ve çoğu gençti. Bunlar işçiydi" ifadelerini kullandı.

LİMTER-İŞ: 15-16 HAZİRAN'IN KOŞULLARI VAR ÖNCÜLER HAZIR DEĞİL
Limter-İş Genel Sekreteri Hakkı Demiral, 1970'ten daha ağır bir süreçte yaşadıklarını belirterek, "Örgütlüğümüz yok, özgürlüğümüz yok, konuşma şansımız yok. Ülkenin her tarafı cezaevi haline dönmüş. 15-16 Haziran direnişinin tam da güncel sürecidir. Öncü kuvvetler, devrimci hareket olarak mücadele eden toplumsal muhalefet 15-16 Haziran'a hazır değil, aslında koşullar var. İnşaat işçilerinin, tersane işçilerinin hangi hakkı veriliyor, köleleştirilmiş durumda. İşçileri kutuplaştırma süreci devam ediyor, biz bu kutuplaşmayı kıramıyoruz. Evet kıdem tazminatı için de onların işe iadesi için de mücadele edeceğiz, ama onların devrimcileşmesi için, devletle karşı karşıya gelmesi için de mücadele etmeliyiz. Tersanelerdeki işçilerin çoğu sağcı 'devlet bizim, polis bizim' diyor ancak grevde karşısında polisi gördüğünde, saldırdığında 'bu devlet, polis bizim değil' diyor" sözleriyle direnişlerin işçilerde yarattığı dönüşümü aktardı.

Eylem ve güç birliğinin önemine işaret ederek, sendikalarda etkili olmadıkları sürece günü kurtaracaklarını söyleyen Demiral, 19 Mart ayaklanmasında Saraçhane'de kuvvetleri olmadığını, bu direnişle yerelleri harekete geçirecek şekilde ilişki kurmadıkları, kurulmadığı özeleştirisi ve eleştirisinde bulundu. Bunların yapılması durumunda yeni bir Gezi'nin doğacağına dikkat çeken Demiral, süreci nasıl yöneteceklerini belirlemeleri gerektiğini söyledi.

'2008 TERSANE GREVİMİZİ TÜM KESİMLER SAHİPLENDİ'
Tuzla tersanelerinde örgütlenen 2008 grevini hatırlatan Demiral, "Toplumsal vicdan sahip çıktı greve. Basını, akademisyeni, öğretmeni sabah kalkıp Tuzla'ya geldi. Bugün var olan yoksulluğu, adaletsizliği, özgürlük gasplarını gündeme getirip aynı noktaya vurursak, sadece AKP ve CHP arasında giden gündemi değil de, gündemi devrimciler sosyalistler belirlerse, genel grev genel direnişin koşulları kesinlikle vardır" dedi.

SGDF: MESEM'LERE KARŞI MÜCADELE EDELİM
SGDF'li Beritan Aksu, artan çocuk işçi cinayetlerine dikkat çekti, AKP-MHP iktidarının gençliği geleceksizliğe ittiğini söyledi. Aksu son olarak mücadeleci sendikaların, siyasi partilerin ve demokratik kitle örgütlerinin MESEM'lere karşı mücadele etmesini istedi.

Fabrika işçisi Taylan Nalçı, iktidarın faşist saldırılarını hatırlattı. İşçileri sarı sendikalardan, mafyatik yapılardan kurtarmak için mücadeleye katmak gerektiğini söyleyen Nalçı, gençliğe işçi sınıfının mücadelesini sahiplenme çağrısı yapılırken aynı zamanda işçi sınıfının da gençliğin gündemlerini kendi gündemine almasının zorunlu olduğunu kaydetti.

Forum yeni 15-16 Haziranlar yaratmak için birleşik mücadele yürütme sözüyle sona erdi.