Gönder direnişini kısmi kazanımla sonlandırdı

Hrant Dink Vakfı'ndan kod 42 ile işten çıkarılan ve hakları gasp edilen Gönder, mücadelesini kısmi kazanımla sonlandırdığını duyurdu. Gönder, Kod 42'nin hala sosyal güvenlik sicilinde durduğunu, buna karşı mücadeleyi sürdüreceğini söyledi.
Hrant Dink Vakfı'na karşı 23 gündür direnen Caner Gönder, mücadelesini kısmi bir kazanımla sonlandırdı. Sosyal medya hesabından açıklama yapan Gönder, "Bir süredir haksızlığa ve adaletsizliğe karşı bir buçuk yıldır hukuki ve 23 gün fiili mücadele vererek önemli bir noktaya geldik. Bu yolun sonunda kısmi bir kazanım elde ettiğimizi söyleyebilirim. Bu yalnızca benim değil; dayanışma gösteren, ses veren, mücadeleye inanan herkesin kazanımıdır. Bu bize lütfedilmiş bir hak değil; haklı ve meşruluğumuzdan doğan bir sonuçtur" dedi.
'SOSYAL HAKKIMDAN MAHRUM KALDIM'
Ancak sürecin henüz bitmediğini, önemli bir sorunun hala çözülmediğini aktaran Gönder, sebebini şöyle açıkladı: "Kod 42 hala sosyal güvenlik sicilimde duruyor. Bu kod nedeniyle iş başvurularım olumsuz sonuçlanıyor, çalışma hakkım ve özgürlüğüm fiilen elimden alınmış durumda. İşsizlik ödeneği için gereken tüm şartları sağlamama rağmen yalnızca bu kod sebebiyle en temel sosyal hakkımdan da mahrum bırakıldım.
'YASAL VE MEŞRU YOLLARLA MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİM'
"Hrant Dink Vakfı'nın bu haksızlığı sürdürme konusundaki ısrarını iyi niyetli bulmuyorum. Kod 42 gibi uygulamalar, yalnızca bir çalışmanın değil, ailesinin ve yaşamının tüm dengelerini etkiliyor. Bu bir idari kod değil, bir cezalandırma aracına dönüşmüş durumda. Bu nedenle bu kodun düzeltilmesi yönündeki talebimi yineliyor ve bu konuda tüm yasal ve meşru yollarla mücadeleye devam edeceğimi ifade ediyorum.
"Bu süreçte, yalnızca bir işçi-işveren meselesi olan bu ihtilaf, ne yazık ki Vakıf tarafından kamuoyunda başka anlamlara çekilmeye çalışıldı. Hakkını arayan bir işçiye yönelik iftira niteliğindeki açıklamalar yapıldı, kişiliğim hedef alındı. Tüm bu çarpıtmaları kamuoyu yakından takip etti. Bu konuda, hukuki haklarımın saklı olduğunu belirtmek isterim.
"Mücadelem boyunca her zaman saygılı, barışçıl ve anayasal yolları tercih ettim. Ancak karşılaştığım tutum; dışlayıcı, saldırgan, suçlayıcı ve ne yazık ki kibirli oldu. Bana destek olanlar da hedefe konuldu. Bizler ise dayanışmayı, emeği ve adaleti savunduk. Çünkü bu mesele sadece benim değil; bugün işsiz kalanların, güvencesiz çalıştırılanların, yarın benzer şekilde susturulmak istenen herkesin meselesidir.
'HEP BİRLİKTE HER YERDE SES ÇIKARMALIYIZ'
"23,5 Hafıza Mekanı önünde yaptığım nöbet; bir vakfın bana karşı yaptığı haksızlıklara karşıydı. Hrant'a rağmen değil, Hrant için oradaydım. Çünkü onun mücadelesine ve adalet arayışına inanan biri olarak, onun adının ardına saklanarak haksızlık yapılmasına sessiz kalamazdım. Bu alanlar yalnızca yas değil; adalet, dayanışma, mücadele ve yüzleşme alanlarıdır. Bugün itibariyle 23 gündür sürdürdüğüm 'işçi hakları nöbetimi' sonlandırdığımı duyuruyorum. Ama bu mücadelenin bittiği anlamına gelmiyor. Aksine, daha güçlü, daha kolektif bir mücadeleye çağrı anlamı taşıyor. Kod 42 gibi işçileri cezalandıran, geleceğini karartan uygulamaların kaldırılması için hep birlikte her yerde ses çıkarmaya devam etmeliyiz.
"Bu süreçte yanımda duran Özel Sektör Öğretmenleri Sendikama, avukatıma, dost sendika Umut-Sen'e, dayanışma gösteren işçilere, işsizlere, gençlere, kadınlara, emeklilere, öğretmenlere, öğrencilere, yoldan geçenlere, esnafa, komşuya destek veren tüm sendikalara ve vicdanı olan herkese yürekten teşekkür ediyorum. Mücadelem artık sadece benim değil hepimizin."