Nuray: 'Nereye uçar turnalar'

Kobanê'ye doğru çıktıkları yolculukta 'Nereye uçar turnalar' şarkısını paylaşmıştı Nuray, arkadaşına da gönderip dinlemesini istemişti. Nuray'ın çok sevdiği o şarkıda da söylediği gibi ne ölenlerin adını unuttuk ne türkülerin ne de meydanların…
Nuray Koçan, 1993'te Bursa'da doğdu. Mudanya Sami Evkuran Anadolu Lisesini bitirdi ve Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni kazandı. Nuray'ın 3 kardeşi daha vardı. Annesi ile iki kardeşinin hastalıkları vardı, bu yüzden evde Nuray'ın sorumluluğu yüksekti. Emekçi bir babası vardı, yoksulluklarına rağmen Nuray'ı okutabilmek istiyordu. Şovenist ve ülkücü bir çevrede büyüdü Nuray, ailesiyle birlikte yaşadığı tek göz evde en büyük özgürlüğü gizli gizli kitap okumak oldu ve üniversite onun için belki de özgürlüğüne attığı bir adım oldu. Nuray'ı anlatırken Nazlı'dan bahsetmemek olmaz. Nazlı Akyürek, Suruç'ta şehir düşen bir diğer isim. Nuray'la birlikte çıkmışlardı yola. Aynı yurtta oda arkadaşıydılar, onları tanıyanlar birbirlerini tamamlayan iki kişi diye bahsederlerdi.
'SEN RÜYANI HANGİ DİLDE GÖRÜYORSUN'
Diyarbakırlı olan Nazlı'nın hayat hikayesiyle Kürt coğrafyasını daha yakından tanımış ve bundan çok etkilenmişti Nuray. Bugüne kadar öğrendiği çoğu şeyin gerçek olmadığıyla o zaman yüzleşti. İlk kez tanıyordu bir halkı ve çok soru soruyordu; yurttaki oda arkadaşına bir gün "Sen rüya görürken hangi dilde görüyorsun" diye sordu Nuray, sonra "Her şey bir insanı sevmekle başlar" dedi ve hayatını yeniden şekillendirdi. Sevdiklerine kucak açardı Nuray, evinde arkadaşlarını ağırlamayı, onlara o çok meşhur mercimek çorbasını yapmayı çok severdi. Bir de çok iyi kahve yapıp, iyi tavla oynardı. Onun evinde toplanılır, sabahlara kadar muhabbetler edilirdi. Fakülte bahçesinde arkadaşlarıyla ders çalışır, İzmit sahilinde yürümeyi çok severdi. Onun ardından bir daha fakülte bahçesinde ders çalışamadı arkadaşları, sahile gitmeye çekinir oldular. Adını bir amfiye vermek istediler ama üniversite yönetimi kabul etmedi.
'KADIN OLARAK ÖZGÜR BİR ŞEKİLDE YAŞAMAK İSTİYORUM'
Nazlı ile birlikte eylemlere katılmaya, okumaya ve araştırmaya başlamışlardı. Türkiye'nin yakın siyasi tarihi üzerine kitaplar okudu. Devrimci örgütlerin faaliyetlerini yakından takip etti. Sosyalist partileri araştırıyordu, Kürt özgürlük hareketi ve kadın özgürlük mücadelesiyle daha yakından bir ilişki kurmaya başlamıştı.
Üniversitede arkadaşlarıyla Öteki Hukukçuları kurdular. Kadına yönelik şiddet konulu panellerde etkinlerde sorumluluk aldı. 8 Mart'ta İzmit'te düzenlenen eylemde verdiği röportajda Nuray, "Ben çantamda biber gazı ya da hiçbir madde taşımadan rahatlıkla yürümek istiyorum. Kadın olarak özgür bir şekilde yaşamak istiyorum" demişti. Cinsiyetçi söylemlere karşı net tavır alıyor ve kadın mücadelesini büyütmek için çabalıyordu.
'GÖZLERİN ANLAMINI YENİ ANLADIM'
Nuray, kaderini ezilenlerin mücadelesi ile birleştirme kararını çoktan almıştı. Arkadaşlarından dinlediklerini, bahsettikleri coğrafyayı ve insanları kendi gözleriyle görmek için Kobanê savunmasının sürdüğü günlerde Suruç'a sınır nöbetine gitti. Marmara Bölgesinin dışına hiç çıkmamış Nuray için arkadaşları endişelense de o, "Sadece okuduğum kitaplardan ya da birilerinin bana anlatmasıyla öğrenmek istemiyorum. Kendim görmek istiyorum. Sokakta bağıra çağıra Kürtçe konuşan o çocukları sevmek istiyorum" demişti. Suruç'tan döndüğünde "Çocukların gözleri hiç bu kadar güzel olmamıştı. Gözlerin anlamını yeni anladım" demişti Nuray, yeniden gitme fikrini aklının bir yerine koymuştu.
MAVİ GÖMLEĞİYLE DÜŞTÜ SURUÇ'TA
Nuray, Suruç'a ilk gittiğinde orada karşılaştığı çocukları unutamamıştı. Babasına Kobanê'ye gideceğini söylemiş babası karşı çıkmıştı. Nuray ise "Çocuklara oyuncak götürüp, kütüphane yapmaya gidiyorum" demişti. Bir kenti savunmaya, yeniden inşa etmeye ve o devrime dokunabilme isteğiyle çıkmıştı yola.
Her yola olduğu gibi Kobanê yoluna da Nazlı ile birlikte çıktı, birbirlerini yolda yalnız bırakmadılar. Hayata birlikte veda ettiler. Arkadaşları İstanbul'dan onları uğurlarken devrimin toprağını getirmelerini istemişlerdi, Nuray söz vermişti o toprağı getireceğine. Kendi topraklarını getirdiler… Nuray mavi gömleğini çok severdi, o mavi gömleği ile düştü ikinci kez gittiği Suruç'ta toprağa. Eğer yaşasaydı ezilenlerin ve kadınların hak mücadelesinin savunucusu olacağından kimsenin kuşkusu yoktu
*Portre dizimiz yarın Çağdaş Aydın ile devam edecek...
Kaynakça:
*Kobanê'ye Gitmek
*Hiçbir Düş Yarım Kalmayacak