Kentlerde, 'toprağımızı, ormanımızı, zeytinliklerimizi vermiyoruz' eylemleri

"Havama, suyuma, toprağıma dokunma" diyen çok sayıda kişi kentlerde maden yasası da İklim Kanunu da tamamen çekilene dek mücadele edeceklerini söyledi. Doğanın sermayeye peşkeş çekilmesine izin vermeyeceklerini kaydeden ekolojistler, ortak mücadele çağrısı yaptı. Ekolojistler, bugün maden yasasına, İklim Kanunu'na karşı çıkmanın "Filistin'de soykırıma, Suriye'de HTŞ'nin katliamına, emperyalist savaşa hayır demek" olduğunun altı çizildi.
Maden ve enerji şirketlerinin karı uğruna doğanın sınırsız talanının önünü açacak olan maden yasasına karşı çok sayıda kişi kentlerde eylem yaptı.
İSTANBUL
İçerisinde çok sayıda ekoloji örgütünün bulunduğu "Toprağımızı Vermeyeceğiz" kampanya grubunun çağrısıyla çok sayıda kişi, kamuoyunda "Süper İzin Yasası" olarak bilinen ve çok sayıda doğal alanın talanının önünü açan torba yasayı protesto etmek üzere Kadıköy rıhtımında yan yana geldi.
"Toprağımızı vermiyoruz" pankartı açılan eylemde, "Ormanımızı vermiyoruz", "Havama, suyuma, toprağıma dokunma", "Zeytinliklerimizi vermiyoruz" dövizleri taşındı.
Kampanya grubu adına basın açıklamasını okuyan Aslı Kahraman Eren, 13 Haziran'da iktidar vekilleri tarafından Meclis'e sunulan torba yasanın 19 Haziran'da hiçbir tartışmaya fırsat verilmeden Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna sevk edildiğini belirtti. Yasa teklifinin komisyon toplantısında köylülerin ve ekoloji örgütlerinin tüm itirazlarına tek bir noktasına dokunulmadan geçirildiğini belirten Eren, "Milli parkları, korunan alanları, sulak alanları, arkeolojik sitleri, özel çevre koruma bölgelerini, ormanları, kıyıları, meraları ve zeytinlikleri mevcut koruma statülerini hiçe sayarak maden ve enerji yatırımlarına açan bu teklifin, 24 Haziran, Salı günü Meclis Genel Kurulunda görüşülmesi bekleniyordu. Ancak bugün öğrendiğimiz bir son dakika değişikliği ile daha önce halkın yoğun tepkisi yüzünden Genel Kurul gündeminden geri çekmek zorunda kaldıkları İklim Kanunu Teklifi'ni bu hafta Mecliste yeniden görüşmeye açacaklarına dair bilgiye ulaştık" ifadelerini kullandı.
'PLANLI BİR TOPRAK GASBI'
Anayasaya aykırı torba yasa teklifinin yaşam alanlarına, tarım alanlarına, doğal varlıklara karşı planlanmış bir toprak gasbı yasası olduğunu dile getiren Eren, kanun teklifiyle önü açılan talan uygulamalarını şöyle sıraladı:
🔹"Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) mevzuatı etkisiz hale getiriliyor. Şirketlere kolaylık olsun diye ÇED süreçleri kısaltılıyor. ÇED süreçleri şirketler yerine Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) tarafından yürütülüyor. ÇED kararı olmadan diğer izin ve ruhsatlar için başvuru yapılabiliyor.
🔹Ormanların şirketlere devri daha da kolaylaşıyor. Maden alanlarındaki ormanlar MAPEG'e ücretsiz olarak devrediliyor.
🔹Milli Parklar, korunan alanlar, sit alanları, sulak alanlar, yaban hayatı koruma ve geliştirme sahaları enerji ve madencilik yatırımlarına açılıyor.
🔹Zeytinlikler maden ve enerji şirketleri için kamulaştırılarak köylünün elinden alınıyor. Yatağan Termik Santralini işleten Yatağan Termik Enerji Üretim A.Ş. ile Yeniköy ve Kemerköy Termik Santrallerini işleten Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. 'ye özel adrese teslim kanun çıkartılıyor. Koordinatları belirtilmek suretiyle Yatağan ve Akbelen bölgesindeki zeytinlikler yok edilerek, saha linyit madenciliğine açılıyor. Zeytinciliğin Korunması ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkındaki Kanun'un değiştirilmesinin yolu açılıyor ve ülkedeki tüm zeytinlikler tehlike altına giriyor.
🔹Meralar enerji şirketlerine tahsis ediliyor.
🔹Acele kamulaştırma kararları ile özel mülkiyet hakkı ihlal ediliyor, köylünün tapusu gasp ediliyor.
🔹Kaçak enerji yatırımlarına imar affı getiriliyor.
🔹Şirketlere indirim kıyağına süre uzatımı getiriliyor.
🔹Kritik ve stratejik madenler için Cumhurbaşkanlığıʼna ve özel bir kurula yetki veriliyor.
🔹Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na imar planı yapma ve inşaat ruhsatı verme yetkisi veriliyor.
🔹Ormancılık ve çevre korumadan sorumlu kurumlar yetkisiz kılınıyor, koruma sağlayan kanunlar etkisiz hale getiriliyor."
'İKLİM KANUNU DERHAL GERİ ÇEKİLMELİ'
İktidarın apar topar yeniden Meclis gündemine sokmaya çalıştığı İklim Kanununun da sadece sermayenin ihtiyaçlarını gözettiğinin altını çizen Eren, "İklim Kanunu ile getirilmek istenen düzenlemeler iklim acil durumuna çözüm olacak, somut politikalar değil, sermayenin iklim krizindeki sorumluluğunu adeta gizlemeye yönelik, sermaye tarafından yapılması gerekli acil yatırımları geciktiren düzenlemelerdir" dedi. İklim Kanununun da derhal ve tamamen Meclis gündeminden geri çekilmesini talep eden Eren, şöyle devam etti: "Biz, yurttaşlar olarak Torba Yasa teklifinin de İklim Kanunu teklifinin de Meclis'ten geri çekilmesini talep ediyoruz. Doğayı metalaştıran, halkı yoksullaştıran ve mülksüzleştiren her tür yasa girişimine karşı mücadele etmeye devam edeceğiz! Yaşamlarımıza ve doğaya yapılacak bu son büyük darbeyi engellemek üzere memleketin dört bir tarafından yola çıkıyor, 24 Haziran Salı günü saat 11.00'de Meclis'te buluşuyoruz. Aynı gün tüm illerde sokağa çıkıyoruz. Tek yolumuz, birlikte mücadelemiz!"
POLEN EKOLOJİ: TALANA KARŞI ORTAK BİR EKOLOJİ VE SINIF MÜCADELESİ
Polen Ekoloji adına söz alan Cemre Nayir ise, "23 yıllık yıkım ve yok etme iktidarı, yağma ve talan politikalarıyla halklara ölüm, açlık, topraksızlık dayatıyor. Bu torba yasa tüm Ortadoğu'yu savaşa sürükleyen sürecin, kaynak paylaşım savaşının hızlandırılmasıdır. Buna karşı, bu saldırıya karşı hepimiz, bu coğrafyanın tüm halkları topyekun mücadele etmeliyiz" ifadelerini kullandı.
Talan ve ölüm yasalarına karşı ortak bir ekoloji ve sınıf mücadelesi verilmesi gerektiğini vurgulayan Nayir, şu ifadeleri kullandı: "Bu mücadele antiemperyalist, antifaşist karakterli olmak zorundadır. Bu mücadelede halkları, toplumu birbirine düşürecek milliyetçi söylemlerle yaşam alanlarımıza çökme planı yapılıyor. İşte tam da bu yüzden talan sermayesinin saldırdığı, sömürdüğü bizler bu ayrıştırmalardan sıyrılıp ortak mücadelemizi büyüteceğiz. Torba yasaya hayır demek, Filistin'de soykırıma hayır demektir, Suriye'de HTŞ'nin katliamına hayır demektir, emperyalist savaşa hayır demektir. Bu mücadelede tüm cepheler birleşecektir."
Eylem boyunca, "Ormanlar, nehirler, sermaye değiller", "Havama, suyuma, toprağıma dokunma", "Toprağın üstü, altından değerlidir" sloganları atıldı.
VAN
Van Ekoloji Derneği (EKO-DER), Sanat Sokağında açıklama yaptı. Siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinden de çok sayıda isim açıklamaya katıldı. EKO-DER Eş Sözcüsü Dilek Akdağ, "Bu yasa geçtiği anda ekosistemler parçalanacak, biyoçeşitlilik kaybı hızlanacak, köyler boşaltılacak, gıda ya erişim zedelenecek, iklim krizine karşı toplumsal direncimiz çökecektir. Bu bir doğa yasası değil, bir doğa kıyımı yasasıdır" diye konuştu.
Akdağ, "Bu yasa sadece bir mevzuat değişikliği değil, doğaya karşı açılmış çok boyutlu bir savaşın kendini meşrulaştırması zeminidir. Her bir maddesi doğayı yok etmeyi, köylüyü topraktan koparmayı, suyu metalaştırmayı, ormanı enerji şirketine tahsis etmeyi hedeflemektedir" dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İl Eşbaşkanı Veysi Dilekçi, "Yaşamak sadece maddi gerçeklere dayanan bir şey değildir. Yaşamın manevi değerleri de vardır" sözleriyle doğadaki canlılığın önemine dikkati çekti. Dilekçi, doğadaki bütün canlılarla ortak yaşamın hedeflenmesi gerektiğini vurguladı.
DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Mehmet Kamaç ise, parti olarak yasa teklifinin karşısında olduklarını dile getirdi. Kamaç, teklifin yasalaşması halinde ekolojik tahribatın gerçekleşeceği uyarısında bulundu.
Açıklama "Torba yasa geri çekilsin" ve "Ekolojik yıkıma geçit yok" sloganlarıyla son buldu.
MERSİN
Mersin'de Tarım ve Ormancılık Hizmet Kolu Kamu Emekçileri Sendikası (Tarım Orkam-Sen) öncülüğünde Özgür Çocuk Parkında açıklama yapıldı. Mersin Emek ve Demokrasi Platformu bileşenlerinin de katıldığı açıklamada, "İhanet yasasına hayır. Ormanlarımızı, topraklarımızı, suyumuzu ve zeytinliklerimizi koruyacağız" pankartı açıldı. Kitle sık sık "Kurtuluş yok tek başına" ve "Zeytin bahçeleri torbaya sığmaz" sloganları atıldı.
Tarım Orkam-Sen Mersin Şube Başkanı Yusuf Demirci, düzenlemenin halkı değil, sermaye çevrelerini önceleyen bir anlayışla kaleme alındığını belirtti. Demirci, ekolojik tahribata karşı verilen mücadeleye işaret ederek, şu talepleri sıraladı:
🔹"Yasa teklifi derhal geri çekilmelidir.
🔹Yasam alanları enerji yatırımlarına kapatılmalı, anayasal güvence güçlendirilmelidir.
🔹ÇED süreçleri bağımsızlaştırılmalı, halkın katılımı sağlanmalıdır.
🔹Enerji, maden, tarım, su ve ekosistem yönetimi gibi alanlarda alınan kararlar; merkezi bilimsel kurulların rehberliğinde, yerel halkın, meslek örgütlerinin ve çevre hareketlerinin katılımıyla şekillenmelidir."
MARDİN
Mardin Emek ve Demokrasi Platformu, yasa teklifinin geri çekilmesi talebiyle Karayolları Parkında açıklama yaptı. Açıklamada "Talan yasasına geçit vermeyeceğiz" pankartı açıldı.
Felemez Öner, "İktidar, Meclis'in işleyişini hiçe sayarak bu kapsamlı düzenlemeyi yalnızca 3 gün içinde komisyon gündemine almıştır" dedi. Yasa teklifiyle doğanın, tarımın ve kırsal yaşamın topyekun tasfiyesinin hedeflendiğini kaydeden Öner, "Yasa teklifi derhal geri çekilmelidir" çağrısı yaptı. Öner, "Enerji politikaları kamusal, demokratik ve doğayla uyumlu şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. En önemlisi; fosil yakıt bağımlılığı terk edilmeli, adil ve ekolojik bir enerji geçiş planı oluşturulmalıdır" diye kaydetti. Yasa tasarısına tepkilerinin sadece enerji meselesi olmadığını kaydeden Öner, "Bir demokrasi, bir eşitlik ve bir gelecek meselesidir. Bu ülkenin doğasını, köylüsünü, işçisini yok edecek bir yasaya evet demek bu suça ortak olmaktır. Tüm kamuoyuna sesleniyoruz; Bu yasa geçerse yalnızca zeytin değil, gelecek de kararacaktır. Bu yüzden dur demek zorundayız" ifadelerini kullandı.
İZMİR
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde açıklama yaptı. "İhanet yasasına hayır. Ormanlarımızı, topraklarımızı, suyumuzu ve zeytinliklerimizi koruyacağız" pankartı açılan açıklamada, "Kömürü toprakta bırak" ve "Betonla gelen devlet, tohumla gömülür" dövizleri taşındı. Açıklamada sık sık "Havama, suyuma, toprağıma dokunma", "Zeytin yaşamdır, madenler ölüm" ve "AKP elini doğamızdan çek" sloganları atıldı.
İzmir Tabip Odası Sekreteri Nuri Seha Yüksel, "Bu yasa geçerse madencilik adı altında ormanlar kesilecek, sular kuruyacak, köylü yerinden edilecek, zeytinlikler dozerlerle yok edilecek, ülkenin değerli madenleri sermayeye peşkeş çekilecektir. Bu bir kaynak yönetimi değil, bir yağma ekonomisidir" dedi.